Koronavirüs artık, memleketimizde…

Koronavirüs artık, memleketimizde…

Geçen Aralık ayında ilk kez Çin’in Wuhan şehrinde görülen Koronavirüs olguları artık ülkemizde de görülmeye başladı. Dünya Sağlık Örgütünün haritasına göre, bugün itibarıyla 123 ülkede, 132.536 hasta saptanmış, 4.947 ölüm olmuş. Türkiye salgının en son geldiği ülkelerden biri sayılıyor. Bugün itibarıyla Sağlık Bakanlığı, 5 koronavirüs hastası olduğunu açıkladı. İki hastanın belirgin solunum sıkıntısı varmış. Dünden beri önlemler açıklanmaya başlandı. 16 Marttan itibaren okullar 2 hafta süreyle tatil edildi. Üniversiteler 3 hafta tatil edildi.
Koronavirüs hastalığının özelliği, ortalama 14 gün kuluçka süresinin olması. Virüs insandan insana bulaştıktan 14 gün sonra belirti vermeye başlıyor. Başlıca belirtiler, ateş, öksürük, solunum zorluğu. Bulaşma yolu hava yoluyla olduğu için hızlı bir bulaşma özelliği var. Öksürük, aksırık, konuşmak gibi eylemlerle havaya saçılan virüsler havada asılı bulunan su buharı yapıları (damlacık) ile insandan insana kolayca bulaşıyor. Bu bulaşmaları engellemek için ellerimizi sık yıkamamız gerekiyor. Tokalaşmak, öpüşmek gibi toplumcul selamlaşmalar uygun bulunmuyor. İşyerlerimizi ve evlerimizi havalandırmak gerekiyor. Ölümlerin büyük çoğunluğu 60 yaşın üzerinde, 80 yaşın üzerinde ölüm oranı çok daha fazla. Bebekler, çocuklar ve gençlerde ölüm neredeyse görülmüyor.
Koronavirüs olgularının ilk görüldüğü ülke olan Çin’de hastalığın yayılma hızı zayıflamış. Hızla durma noktasına doğru gidiyor. Çinde 80.981 olgu görülmüş, 3.173 hasta kaybedilmiş. Çinli yetkililer bugün yaptıkları açıklamada Covid-19 adı verilen pandemiye (Kıtalararası salgın) yol açan yeni tip koronavirusu ABD’lilerin Çin’e yaydıklarını belirttiler. Çin’de geçen senelerde ortaya çıkan SARS ve MERS virüs salgınları için de benzer şekilde ABD suçlanmıştı. Çin ekonomisini zor durumda bırakan bu salgınlar pandemi düzeyine ulaşmamıştı. Dünyada biyolojik savaşların tarihi çok eskidir. En bilinen biyolojik savaş örneklerinden biri Kuzey Amerika’ya gelen Avrupalıların Kızılderili yerlilere çiçek virüsü ile bulaşmış battaniye vererek, milyonlarca Kızılderili’nin ölümüne neden olmalarıdır.
Şu andaki koronavirüs pandemisi, geçen senelerdeki kuş gribi ve domuz gribi salgınlarından daha büyük boyutlarda. Hastaların ölüm oranları daha yüksek. Tüm dünya ülkeleri istisnasız salgından etkileniyor. Her ülke kendine göre pek çok önlem alıyor. Komşumuz İran ölüm oranlarının çok olduğu bir ülke. Avrupa bölgesinde en çok olgu İtalya’da, şu ana kadar 15.113 hasta saptanmış, 1.016 kişi hayatını kaybetmiş.
Koronavirüs pandemisi, ABD’yi de etkileyince, dünya çapında sağlık sistemleri sorgulanmaya başlandı. ABD’de herkesin sağlık güvencesi yok. Bu nedenle ABD’de hastalığa yakalananlar arasında ölüm oranın daha yüksek olacağı, hastalığın tüm ABD’de daha hızlı yayılacağı öngörülüyor. Ülkemizde de Sağlık düzeninde son yirmi yıldır yaşadığımız, aşırı özelleştirme uygulamaları, performansa dayalı ücretlendirme düzeni, şehir hastaneleri bu salgın için önemli dezavantajlar oluşturuyor. Bu pandemi sırasında ölenlerin önemli bir kısmı sağlık çalışanları. Sağlık çalışanlarına parçabaşı iş yaptırılmasının yanlışlığı, bu salgın sırasında gözler önüne serilecektir. Özel Hastaneler bu salgın sırasında geri planda olacaklardır. Parayla iş yapıldığı için, parasız yapılması gereken işler yapılamayacaktır. Şehir hastaneleri çok büyük hastaneler olduğu için karantina için kullanılmayacaktır. En çok 600 yataklı, küçük hastanelerin neden daha önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmış olacaktır.
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs salgını için bir bilim kurulu oluşturmuştur. Burada sözüne güvenilir, saygın bilim insanları bulunmaktadır. Bu kurulun yaklaşımları ve açıklamaları önemlidir. Salgının tek merkezden kontrolü son derece önemlidir. Fakat öte yandan, kamu hastanelerimizde liyakate dayanmayan atamalar sonucunda, sıkıntılı bir yönetim yapısı oluşmuştur. Şehir hastanelerinde de ise yönetim işletmeciler de olduğu için, yönetim daha da güç hale gelmiştir. Eğri oturup doğru konuşalım, pek çok hastanede yandaş, yetkili sendikanın yöneticisi, aynı zamanda hastane yöneticisidir. Böyle olunca hastanede sağlık çalışanlarının sevk ve idaresi güçleşmektedir. Hastane yönetimleri çalışanlarına eşit bir düzen oluşturmak zorundadır. Birinin kayrılıp, diğerinin ötekileştirilmesi çalışma barışını bozar. İşte bu ahval ve şerait içinde biz sağlık emekçileri her şeye karşın, halkımızın sağlığı için her türlü özveriyi göstereceğiz diyoruz. Sağlık Emekçilerinin büyük çoğunluğunun da bu özveriyi göstereceğini düşünüyoruz.
Halk olarak sağlığımıza sahip çıkmamız da gerekiyor. Toplu taşıma araçları bulaşmanın en çok olduğu alanlardan biri olacaktır. Üst üste yolculuk yapılan metrobüslerde koronavirus kolayca bulaşır. Altmış yaşın üzerindeki vatandaşlarımız için virüs çok daha tehlikeli olduğu için, önümüzdeki en azından iki hafta şehirlerde oturanların evde olmaları daha uygun olacaktır. Bu salgın tüm ülke yönetimleri için bir sınav olacaktır. Sağlık düzenlerinin vatandaşlarını ne kadar koruduğunu ortaya çıkaracaktır. Parababaları için sağlığın, silah sanayiinden sonra en çok para getiren sektör olarak değerlendirildiği bu çağda, insanlık için ülkeler arasında işbirliğinin önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Çin eski sosyalist gelenekleri sayesinde, bu salgını kontrol altına almış görünüyor. Bugün Küba en az para ile halkına en iyi sağlık koşullarını sağlayan ülkedir. İnsan yaşamını önemsediğiniz zaman, insanları eşit, paranın esiri olmayan bir düzende yaşattığınız zaman her şey kolaylaşıyor. İnsan yaşamının değersizleştiği, sağlığın para ile alınıp, satıldığı her düzende insan yaşamı zorlaşıyor.
13.03.2020
Halkçı Sağlıkçılar

Sosyal Medyada Paylaşın: