Lağım deliğine süpürülmemek için Onurunuzu satarsanız, İnsanlığınızı ayaklar altına alırsanız…

Lağım deliğine süpürülmemek için Onurunuzu satarsanız, İnsanlığınızı ayaklar altına alırsanız…

Lağım deliğine süpürülmemek için Onurunuzu satarsanız, İnsanlığınızı ayaklar altına alırsanız, kaderinizi AB-D Emperyalistlerine bağlarsanız, ülkenizin bütün değerlerini insan soyunun bu en büyük düşmanlarına hem de gönüllüce peşkeş çekerseniz, kuklaları olmaya teşne olursanız: Kuklacınızın ipine sıkı sıkıya bağlanmayı göze almışsınız demektir.

Göstermelik bağırıp çağırmayın, bağınızı hafif de olsa gevşetmeye çalışmayın

İşte o zaman kuklacınız da sizi böyle oynatır, şamar oğlanına çevirir

Emperyalist Yedi Düvel Mustafa Kemal üzerinde baskı kuramadı. O’nu satın alamadı. O’na direktifler veremedi. O’na tehditler yağdıramadı. O’nu azarlayıp paylayamadı.

Çünkü Mustafa Kemal “Bağımsızlık Benim Karakterimdir”, diyordu. Çünkü O; “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır.”, diyordu. Çünkü O Ulusal Bağımsızlık için ölümü göze alan, sonunu düşünmeyen bir kahramandı. Umutsuzluğa kapılmadı ülkesi işgal altındayken, halkı yoklukla yoksullukla boğuşurken. Kaderini Emperyalistlere değil, Emperyalist Yedi Düvelle savaşa bağladı. Ve Tarihte ilk kez Emperyalistlere karşı Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı zaferle taçlandıran bir halkın önderi oldu. Emperyalistlerin gururunu kırdı, mazlum halklara insan soyunun en büyük düşmanlarının yenilebileceğini gösterdi.

İşte bu yüzden AB-D Emperyalistleri Mustafa Kemal’i ve Kuvayimilliyeci atalarımızın izini tozunu yok etmek istiyor. AB-D Emperyalistleri açısından bu kötü örneği silmek istiyor.

Kaderini AB-D Emperyalistlerine bağlamış Ortaçağcı İktidar da, Ulusal Onur için, bağımsızlık ve özgürlük için ölmeyi göze aldıkları için, satılmışlar için kötü bir örnek oluşturdukları için, Mustafa Kemal’e ve Birinci Kuvayimilliyecilere saldırıyorlar, onlara hakaretler yağdırıyorlar; “iki ayyaş”, diyorlar, “ölmüş inek”, diyorlar. Onlardan kalan Laik Cumhuriyet’i AB-D Emperyalistlerinin emirleri doğrultusunda birlikte yıkıyorlar, onlardan kalan bütün değerleri yağmalıyorlar, satıyorlar, peşkeş çekiyorlar.

AB-D Emperyalistleri Mustafa Kemal’in açtığı yolu takip eden Fidel ve Kahraman Gerilla Che’ye de, Ho Chi Minh’e de, Nasır’a da, Chavez-Maduro’ya da emirler yağdıramadı, bağırıp çağıramadı.

Ama ne yaptı bu Halk Önderlerine?

Suikastlar düzenledi. Yok etmeye çalıştı. Ülkelerine ajanlarını gönderdi. Daha olmadı ülkelerini işgale kalktı. Evet bazılarını bedence bu dünyadan aldı ama hiçbirini öldüremedi. Onlar halkların gönlünde, mücadelesinde yaşamaya devam etti ve edecek de.

Ortaçağcı AKP Hükümeti ve Reisi bir “Papaz” yüzünden zılgıtlar yiyor ABD Emperyalistlerinden. Sadece kendi kişiliklerine yönelik olsa bizi ilgilendirmez der geçer, sadece insan soyundan oldukları ve kendilerini bu kadar ezdirdikleri için üzülürüz. Ama maalesef bunlar ülkemizi temsil ediyor gözüküyorlar. Ülkenin ve bu topraklarda yaşayan Halklarımızın gururunu incitiyorlar. Onurunu ayaklar altına alıyorlar. Ülkemiz ve Halklarımız için tahribatları çok büyük oluyor.

Ama işte lağım deliğinden süpürülmemek için elçiler gönderirsen, sözler verirsen, yalvarıp yakarırsan, 18 Adamızın işgaline göz yumarsan, durmadan efendilerin isteği doğrultusunda toprakları da, halklarımızın binlerce yıllık değerlerini de, dostum dediklerini de, Kıbrıs için bize yardım eden tek Müslüman lideri (Kaddafi’yi) de satarsan;

Kendi “Hülooğğ”cularına şirin gözükmek için, onların güvenini kaybetmemek için hafiften bir ayak sürçmeye bak, vermiş olduğun sözün-sözlerin hafiften bir dışına çıkmaya bak, şöyle hafiften kuklacının ipinden kurtulmak için yeltenmeye bak, işte böyle seni madara ederler. ABD Emperyalistleri geçmiş olağanüstü hizmetlerine bakmaz. Onlar kararlılık isterler, tutarlılık isterler, emirlerine “ama” demeden bağlılık isterler.

Biz Halkçı Kamu Emekçileri olarak ABD ve AB Emperyalistlerini insan soyunun en büyük düşmanı olarak görürüz. “Katil ABD Ortadoğu’dan ve Ülkemizden defol!” diyemeyen her kişi, aydın, siyaset ve partiyi ya gafil ya da hain olarak görürüz. Ve AB-D Emperyalistleri İkinci bir Kurtuluş Savaşı ile Tarihin çöplüğüne gönderilmeden Dünya Haklarının ve Halklarımızın rahat bir nefes alamayacağına inanırız. O yüzden onurumuz için ABD Emperyalistlerine karşı mücadeleyi en başa koyarız.

Biz Halkçı Kamu Emekçileri olarak İnsanlığı Ortaçağ Karanlığına götürmeye yeminli Ortaçağcıları bu toprakların kımıl zararlısı, sünesi olarak görürüz. AB-D Emperyalistlerinin “Ilımlı İslam” projesinin baş aktörleridir Ortaçağcılar. Antika Tefeci-Bezirgân Sermayenin temsilcilerine karşı mücadele etmezsek, mücadele edilmezse, AB-D Emperyalistlerinin bu gerici müttefiki görülmez ise verilen bütün çabalar boşa gider. O yüzden bu vatansız Modern ve Antika Parababalarına (Finans-Kapitalistlere ve Tefeci-Bezirgânlara), sadece alıp satmaya kodlanmış bu asalaklara karşı mücadele de olmazsa olmazımızdır.

Tefeci-Bezirgân Sermayenin günümüzdeki temsilcisi AKP’giller’den demokratlık beklenemez. Bunlardan ulusal onur, gurur beklenemez. Laik Cumhuriyet’i yıkan, yargıyı kendi hukuk bürolarına dönüştüren, Halklarımızı işsizlik ve pahalılık cehenneminde yakıp kavuran, ülkemizin kaderini AB-D Emperyalistlerinin ellerine teslim eden bu Yezit-Muaviye dincilerinden, CIA İslamcılarından, ABD Emperyalistlerine karşı dik bir duruş beklemek ölü gözünden yaş beklemekle eş değerdir. Hele hele ülkenin bu noktaya getirilişindeki kendilerine biçilen rolü görmemek, bunu es geçmek en hafifinden aymazlıktır.

AB-D Emperyalizmine karşıyız diyecekseniz, ülkedeki yerli işbirlikçilerine de karşı olacaksınız. Yaşanan Rahip krizinin sorumlusu emperyalizmdir demek yiğitlik olmuyor, Antiemperyalistlik olmuyor. ABD ve AB Emperyalizmini teşhir hiç olmuyor. Sonunuzu düşünmeyeceksiniz. Korkmayacaksınız, her şey bir kişinin iki dudağı arasına sıkıştı, biz de yıldırımlarını üzerimize çekmeyelim, demeyeceksiniz. Mesela neredeyse onların ağzına yakışır, altına imza bile atabilecekleri bir bildiri kaleme almayacaksınız.

Halkçı Kamu Emekçileri olarak bir kez daha haykırıyoruz;

1950’den itibaren sistemlice, “Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri”ni “zapted”en, “bütün tersanelerine gir”en, “bütün orduları”nı dağıt”an ve “memleketin her köşesi”ni bilfiil işgal ed”en AB-D Emperyalistlerine ve “Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olan” ve “gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunan”, “Hattâ” “… Şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit eden” CIA İslamıyla doktrine edilmiş kindar bir nesil yetiştirmeye yeminli Yerli Satılmışlara ve onların ağababası AB-D Emperyalistlerine karşı İkinci bir Kurtuluş Savaşı verilmesi kaçınılamaz bir görevdir.

İşte o zaman AB-D Emperyalistleri ve yerli satılmışlar artık zılgıt çekemeyecekler, tehdit savuramayacaklar, emirler yağdıramayacaklar.

Her şeyden önemlisi halklarımızın onurunu ayaklar altına alamayacaklar. (06.08.2018)

Halkçı Kamu Emekçileri

Sosyal Medyada Paylaşın: