AKP İktidarı’nın yeni yurt yönetmeliği öğrencilerimizi hepten Ortaçağcı tarikatlara teslim ediyor

AKP İktidarı’nın yeni yurt yönetmeliği öğrencilerimizi hepten Ortaçağcı tarikatlara teslim ediyor

5 Eylül günü Cumhuriyet internet sitesinde şöyle bir haber yer aldı:

Vergi muafiyeti tanınan vakıflar ile kamu yararına çalışan derneklere ait üniversite yurtlarına yapılacak beslenme ve barınma yardımına ilişkin yayımlanan yeni yönetmelik ile yapılacak şartlar arasında olan ‘yurtların Milli Eğitim Bakanlığı’ndan (MEB) kurum açma izni ve çalışma ruhsatı alma’ şartı kaldırıldı.

Böylece 8 Kasım 2017’de yayımlanan eski yönetmelik yürürlükten kaldırılmış oldu. Eski yönetmelikte; yardım için yapılacak başvuruda aranan şartlar vurgulanmış ve “yurt işletilmesine dair MEB’den kurum açma izni ve çalışma ruhsatı almak, dernekler için kamu yararına çalıştığına, vakıflar için de vergi muafiyeti tanındığına dair karar”, aranan şartlar arasında yer almıştı.  Ancak yeni yönetmelikte bu üç şart da yer almadı. Böylece, yardım yapılacak yurtlar için “MEB’den izin ve çalışma ruhsatı almak” şartı yönetmelikten çıkarılmış oldu. Eski yönetmelikte başvuru için istenen belgeler sıralanırken, yeni yönetmelikte yalnızca “gerekli belgeler” denilmesi dikkat çekti (https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/gerici-derneklerin-onunu-acmak-icin-mebden-yonetmelik-1866189).

Yeni yönetmelikte,  denetimler için sürenin belirtilmesi ifadesi yer almıyor ve puanlama sistemi getiriliyor.  Böylece, “yeterli şartları taşımayan” vakıf ve derneklerin yurtlarına beslenme ve barınma yardımı yapılmayacak. Bu da AKP İktidarına yakınlığıyla bilinen, yeni yönetmelik ile getirilen şartları taşıyan ve 2002’den bugüne milyonlarca lira aktarıldığı bilinen İlim Yayma Cemiyeti, Ensar Vakfı, TÜRGEV ve TÜGVA gibi yurtlara yardımın devam edeceğini ve bunlarla birlikte diğer gerici derneklerin önünün açılacağını gösteriyor. Bugüne kadar kâğıt üzerindeki denetim, ruhsat vb işlemler, bu yönetmelik ile kâğıt üzerinden de kaldırılıyor ve böylece hesap sorulması da engellenmiş oluyor. Yurt açmakla görevli YURTKUR ise zaten yıllardır işlevsiz bırakılmış, yoksul üniversite öğrencilerimizin barınması ve beslenmesi Ortaçağcı vakıf ve derneklere devredilmiştir.

Bu  yönetmeliğin uygulamadaki sonuçları, Peşaver Medreselerine çevrilmiş eğitim kurumlarımızın artması demek. Mantar gibi Kuran Kurslarının üremesi demek. Biz bu uygulamaların ne getireceğini yaşanılan facialarda görmüştük. Denetim olmayınca yurtlarda çıkan yangınlarda genç kızlarımız yanarak canlarından oldular, çocuklarımız taciz edildi, tecavüze uğradı.

AKP iktidarı döneminde kurulan 55 özel üniversitenin büyük bölümünün cemaatlerle yakın ilişkisi bulunuyor. İstanbul, Ankara ve Bursa başta olmak üzere çok sayıda ilde kurulan ve cemaatlere yakınlığıyla bilinen üniversitelerde binlerce öğrenci eğitim görüyor. Bazı üniversitelerin mütevelli heyetinde AKP’li üyeler yer alıyor.

İstanbul’da kurulan İbn Haldun Üniversitesi, Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticileri arasında olduğu TÜRGEV’e bağlı faaliyet gösteriyor. Kamuoyunda, “Üniversiteleri bölen tasarı” olarak bilinen “Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile kurulan Semerkand Bilim ve Medeniyet Üniversitesi’nin bağlı olduğu vakıf ise dini cemaatlerle bağı olduğu iddia edilen Hecegan Vakfı olarak görünüyor. İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi de Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinden ayrılarak özerk statü sağlanan Türkiye Diyanet Vakfı tarafından idare ediliyor. İslam Araştırmaları Merkezi (İSAM) de bu üniversitenin çatısı altında çalışmalarını yürütüyor.

Kısacası AKP’gillerin yandaşları, biatçıları bilimle, laiklikle mücadelelerine Ortaçağcı vakıf ve dernekler ayağı ile devam etmektedir.

İstanbul’un ardından en çok sayıda vakıf üniversitesinin bulunduğu Ankara’daki bazı vakıf üniversitelerinin de cemaatlerle yakın ilişkisi bulunuyor. Yöneticileri arasında AKP’li belediye meclisi üyesinin yer aldığı Medipol Üniversitesi’nin Mütevelli Heyeti Başkanlığı’nı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yürütüyor.

Bursa’da 2010 yılında kurulan ve açılışını Recep Tayyip Erdoğan’nın yaptığı Faruk Saraçoğlu Tasarım Meslek Yüksek Okulu ve yine aynı yıl Trabzon’da AKP’ye yakınlığıyla bilinen İmam Hatip Okulu Dernek başkanlığı gibi faaliyetlerde görev alan eski Maçka Belediye Başkanı Ömer Yıldız tarafından kurulan Avrasya Üniversitesi de eğitimine devam ediyor. Örnekleri çoğaltabiliriz.

Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tekliflerinin konuşulduğu 13 Şubat 2014 tarihli oturumda, dönemin CHP İstanbul Millet Vekili Fatma Nur Serter, AKP’nin Biruni Üniversitesi’nin kurulmasıyla ilgili verdiği önergeye karşı Milli Eğitim Komisyonunun üniversitenin kurulmasıyla ilgili konuyu görüşmediğini ve doğrudan Plan ve Bütçe Komisyonundan çıktığını belirtmişti. Üniversitenin kuruculuğunu üstlenen Dünya Eğitim Vakfı’nı kuran kurumun, 2012 yılında 50 bin lira sermaye ile kurulan Erva Öğretim Yatırımı ve Ticaret Anonim Şirketi’nin olduğunu söylemiş, bu şirketin kurulduktan tam iki ay sonra ise toplam malvarlığı 300 bin lira olan Dünya Eğitim Vakfını kurduğunu vurgulamıştı.

Buradan da Bilim yuvalarımızın Ortaçağcılaştırılmasının ve gericileştirilmesinin yanında bir nemalanma ve büyük kar kapısına dönüştürüldüğünü görmekteyiz.

AKP’giller, görüldüğü gibi eğitimde gerici politikalarına hız kesmeden devam ediyorlar. Şimdi de pis ellerini üniversite öğrencilerimizin barınma ve beslenme alanına sokuyorlar. Devlete bağlı YurtKur’un artık işlevsiz hale getirilerek bu gerici tarikatlarla, CIA İslam’ıyla gençlerimizin çocuklarımızın  zihinlerini tamamen teslim alınacak devamında da tüm yaşam alanlarına daha pervasız bir şekilde saldırılacaktır.

Ne yazık ki laik, yurtsever, ilerici bilim insanlarımız, akademisyenlerimiz bu olanlar karşısında suskun kalarak gerici yapılanmaların köpeksiz köyde değneksiz gezmelerine neden olmaktadırlar.

Biz Halkçı Kamu Emekçileri olarak bu gerici gidişe dur demek için bulunduğumuz her alanda mücadeleye devam ediyoruz.

Tüm bilim insanlarını, tüm halk örgütlerini bulundukları her alanda bu duruma karşı mücadeleye çağırıyoruz. (08.09.2021)

 

Halkçı Kamu Emekçileri

Sosyal Medyada Paylaşın: