BEN HAYATTA EN ÇOK BABAMI SEVDİM…
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bilmezdi ki oturduğumuz semti
Geldi mi de gidici-hep, hep acele işi! –
Çağın en güzel gözlü maarif müfettişi
Atlastan bakardım nereye gitti
Öyle öyle ezberledim gurbeti
Sevinçten uçardım hasta oldum mu
40’ı geçerse ateş, çağırırlar İstanbul’a
Bir helalleşmek ister elbet, diğ’mi, oğluyla!
Tifoyken başardım bu aşk oyununu
Ohh dedim, göğsüne gömdüm burnumu
En son teftişine çıkana değin
Koştururken ardından o uçmaktaki devin
Daha başka tür aşklar, geniş sevdalar için
Açıldı nefesim, fikrim, canevim
Hayatta ben en çok babamı sevdim.
Bir babaya olan özlemi en yalın ve masum haliyle anlatan Can Yücel’in sevgili babası Hasan Âli Yücel …
28.12.1938 ve 05.08.1946 yılları arasında 7 yıl, 7 ay, 7 gün bakanlık görevinde bulunan, yaşadığı yıllar boyunca, Kurtuluş Savaşı’ndan yeni çıkmış bir ulusun; eğitim ve kültür alanındaki gelişiminde devrim niteliğinde yenilikler yapan Hasan Âli Yücel…
Hani daha 26 yaşında henüz çiçeği burnunda bir öğretmenken, 2 Şubat 1923’te Atatürk’ün yaptığı bir toplantıya katılıp O’na şu soruyu soran ilerici eğitimci:
“Bir yanda modern eğitim, bir yanda medreseler, ikili eğitim ne kadar sürecek?”
Kendisi 33 yaşında bir eğitim müfettişi iken, Atatürk’ün yurt gezisinde eğitimle ilgili araştırmalar yapacak bir kişi istemesi üzerine Bakanlığın verdiği ve Atatürk’ün kendisini gördüğü anda İzmir’de kendisine eğitimdeki iki başlılığı soran kişi bu dediği Hasan Âli Yücel…
Atatürk’ün ölümünden hemen sonra Milli Eğitim Bakanı olan Hasan Âli Yücel…
Eğitim, kültür ve sanat alanında birçok devrimde imzası olan Hasan Âli Yücel…
Hiç şüphesiz O’nu unutulmaz Milli Eğitim Bakanı kılan şey, İsmail Hakkı Tonguç ile birlikte Köy Enstitülerinin mimarlarından olma şerefine nail olmasıdır.
Ne yazık ki yerli ve yabancı parababaları ve onların ülkemizdeki işbirlikçisi Ortaçağcı gericilik Köy Enstitüleri’ni bu topraklarda yaşatmamıştır. Şu anda toplumumuzda her alanda olduğu gibi eğitim, kültür ve sanat alanında da büyük bir çürüme ve yozlaşma yaşanmaktadır. #YüzyılınFelaketi AKP’giller ülkemizi her alanda olduğu gibi eğitim alanında da büyük bir enkaz haline getirmiştir.
İşte bu büyük enkazın ortadan kaldırılması mücadelesinde biz ilerici, devrimci eğitimcilere İsmail Hakkı Tonguç ve Hasan Âli Yücel’lerin mücadelesi örnek olmaktadır.
Halkçı Eğitim Bilim Emekçileri
26.02.2024