YÖK’e karşı yaşasın Halk Üniversiteleri mücadelemiz

YÖK’e karşı yaşasın Halk Üniversiteleri mücadelemiz

12 Eylül faşist cuntası, en ağır vuruşlarını İşçi Sınıfımıza ve Üniversitelerimize yapmıştır. İşçi sınıfının çıkarlarını korumaya çalışan DİSK kapatılarak faaliyetlerinin önü kesilmiş, işçi sınıfımızın başı CIA güdümlü gangster sarı sendikalarla bağlanmıştır. Üniversitelerimizin önü ise YÖK (Yüksek Öğretim Kurumu) denen gerici kurumla kesilmiştir. Böylelikle, 27 Mayıs Politik Devrimi’nin ürünü 1961 Anayasası’yla özerk, demokratik, bilimsel kurumlar olmaları anayasal güvence altına alınmış olan üniversiteler, 12 Eylül Faşizminin ürünü 82 Anayasasının YÖK’ü eliyle bir daha belini doğrultamaz hale getirilmiştir.

YÖK, kurulduğu günden bu yana, yani 40 yıldır gerici uygulamalarına hızla devam etmiş, ilerici, muhalif, demokrat kadroları alaşağı ederek yerine kendi seçilmiş, liyakatsiz, biat eden sözde akademisyenlerini yerleştirerek bilim yuvası olması gereken üniversiteleri üniversite olmaktan çıkarmıştır.

Tefeci-Bezirgân Sermayenin iktidardaki temsilcisi AKP’giller ise, 18 yıldır YÖK düzenini laiklik ve bilim karşıtı uygulamalarının üniversitedeki aracı olarak kullanmaktadır. Bilimden, bilimsellikten, nitelikten geriye kalan son kırıntıları da bu aracı kullanarak yok etmektedirler. Üniversitelerde yapılan sözde rektör seçimlerine bile tahammül edememişlerdir. Artık tüm üniversite rektörleri, AKP’giller’in emrine amade atanmışlardır. Rektörler de üniversite içindeki yöneticileri atamaktadır. Bu rektörler üniversitelerde cami yapımı yardım kampanyaları ve ENSAR, TÜRGEV, TÜGVA, ÖNDER, vb. Ortaçağcı cemaat örgütlenmeleriyle el ele etkinlikler düzenlemektedir. Üniversitelerimiz Peşaver Medreselerinden farksız kurumlar haline gelmiştir günümüzde.

15 Temmuz Ganimet Paylaşım Savaşı sonrası rektörler eliyle üniversitelerdeki tüm dekanların istifasını isteyen Erdoğan, kendi sözüne uymayan herkesin ayağını kaydıracağını iyi göstermiş olacak ki bunun üzerine rektörler ve akademisyenler, Akademik Yıl Açılış Töreni’ni Saray’da yapmış, Saray’a sadakatlerini, uşaklıklarını bildirmişlerdir. Üniversite sorunlarının konuşulması ve onlara çözüm bulunması gereken bu toplantıda, özçekimler yapıp, Erdoğan’ın önünde iki büklüm olmuşlardır.

Tayyip Erdoğan’ın emir erliğini yapan, kafası şeriat özlemiyle dolu olan Dumlupınar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kazım Uysal’ın, Said Nursi için düzenlenen ‘sempozyum’da kullandığı ifadeler Ortaçağcı gerici zihniyetlerini açığa çıkarmaktadır. Ders kitaplarının Said Nursi’nin anlayışıyla yeniden yazılmasını isteyen Uysal, “Milli eğitimdeki başarı, başta biyoloji, kimya ve fizik olmak üzere tüm kitapları materyalist felsefenin kirlerinden temizleye bağlıdır” sözlerini sarf etmiştir.https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/rektorun-basari-olcusu-marifetullah-iste-o-zaman-fikri-iktidar-olunacaktir-1873994

Anadolu’nun dört bir tarafında pıtrak gibi niteliksiz üniversiteler açılmış, öğretim elemanlarını ise yine kendi gerici kadrolarından, hatta akrabalarından seçerek, buraları aile şirketine dönüştürmüşlerdir. Basına yansıyan bir örnek, İzmir Katip Çelebi Üniversitesinde yaşanmış; “Şube müdürlüğünden daha üst görev niteliğinde bulunan kadrolardan 16 sının şube müdürlüğü kadrolarınasınavsız olarak atamasının yapıldığı; rektör, rektör yardımcısı, dekan ve öğretim görevlileri arasından tespit edilebilen 27 kişinin birbiri arasında akrabalık bağı bulunduğu görülmüştür.”https://www.mansetturkiye.com/akraba-universitesi-rektor-yardimcisi-dekan-27-kisi-akraba/51146

Üniversitelerde liyakatsiz atamaların yanı sıra vurgunlar da su yüzüne çıkmaktadır. AKP eski Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar’ın rektörü olduğu İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ), Sayıştay’ın 2020 denetim raporunda 20 farklı olumsuzlukla yer almıştır. DEÜ’nün hesap verme sorumluluğunu tam olarak yerine getirmediğine dikkat çeken Sayıştay uzmanları, mali işlemlerden objektif kriterlere aykırı atamalara kadar onlarca olumsuzluk ve usulsüzlük tespit etmiştir. DEÜ’de, döner sermaye işletmesinin 4 milyon 415 bin lira açık verdiğini belirleyen uzmanlar, incelenen para hareketlerinden yola çıkarak “Gelinen noktada; işletme gelirleri ile giderlerini karşılayamaz durumda olup, ödenmemiş borçlarının yüksekliğinin (277 milyon 251 bin 500,50 TL), işletmenin sürekliliği için ciddi bir risk oluşturduğu değerlendirilmiştir” ifadelerine yer vermiştir. https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/sayistay-denetcilerinin-raporuna-gore-deu-dokuluyor-6677366/

AKP’giller tarafından devşirilen üniversite yönetimleri, öğrencilerin barınma sorunları için hiçbir yatırım yapmadığı gibi, onları cemaat yurtlarına muhtaç bırakmaya devam etmişlerdir. Ayrıca her türlü mali olanağa sahip cemaat yurtlarının önünü açmak için 2004 yılında yapılan yasa değişikliği ile “faaliyetine dini alet etmesi” yurtların kapatılma gerekçeleri arasından çıkarılmıştır. Böylece üniversite öğrencileri ortaçağcı şeriatçı örgütlerin kucağına itilmiştir.

Ama bu devran sürgit böyle gitmeyecek. Tarihin ileriye akışı durdurulamaz. Bu inkâr edilemez bilimsel bir gerçekliktir! Bizler, Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçileri olarak, üniversitelerimizdeki bu karanlık gidişe karşı, bugüne kadar olduğu gibi, hiç yılmadan laik, bilimsel, demokratik, parasız eğitim mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu mücadelenin kazanılacağına inancımız tamdır. O gün geldiğinde, gerçek bilim insanlarımız Demokratik Laik Halk Üniversiteleri’nde halkın-insanlığın hizmetinde olan bilimsel üretim yapacaklar, üniversitelerimiz kapılarını başta gençliğimiz olmak üzere tüm halkımıza sınırsız ve parasız olarak açık tutacaklardır. 06.11.2021

Halkçı Kamu Emekçileri

Sosyal Medyada Paylaşın: