<strong>“1 Mayıs’ta 1 Mayıs Alanı’ndayız”</strong>, <strong>“Taksim Vatandır, Vazgeçilemez” Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu 2024 1 Mayıs’ı için bu şiarlarla Taksim’de olacağını ilan etmelidir.</strong>

“1 Mayıs’ta 1 Mayıs Alanı’ndayız”“Taksim Vatandır, Vazgeçilemez” Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu 2024 1 Mayıs’ı için bu şiarlarla Taksim’de olacağını ilan etmelidir.

1 Mayıs Neden Taksim’de olmalıdır?

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonun tüzüğünün Madde 4- a) bendinde belirlediği “Birleşik Kamu-İş: Demokratik, katılımcı sınıf ve kitle sendikacılığını savunur. Tüm ücretli çalışanları ve örgütlerini kardeş olarak görür. Sınıf kardeşliği temelinde, ulusal ve Uluslararası dayanışma ve yardımlaşmayı, hak ve çıkarlarını gözetmeyi görev bilir.” İlkesi gereği yani “sınıf ve kitle sendikacılığını savunduğu” için Taksim’de olmalıdır. İçinde yaşadığımız kapitalist toplumda toplum, ezen-ezilen/sömüren-sömürülen diye durumları ve çıkarları birbirine zıt sınıflara bölünmüş müdür? Evet. Ezen/Sömüren sınıf ezilen/sömürülen sınıflara karşı bir sınıf savaşı yürütmekte midir? Bu sorunun yanıtı da kocaman bir evettir. Sömürücü sınıflar 1 Mayıs 1977’de sömürü, soygun, vurgun düzenlerine karşı insanca yaşayabilecek bir ücret ve çalışma koşulları isteyen emekçilerin üzerine silahlarla, bombalarlarla saldırarak 36 emekçiyi katletmesi en vahşi ve korkunç bir sınıf savaşı değil midir?

36 Emekçi kardeşimizin kanları ile kızıllaşmış Taksim’i yerli yabancı parababalarının temsilcisi olan AKP’giller işçi/emekçi sınıflar dışında her türlü etkinlik, gösteriye açarken neden emekçi sınıflara yasak etmektedir? Sınıf kinlerinden, emekçilere olan düşmanlıklarından, sınıflar savaşının bir gereği olarak emekçilere yasaklamaktadırlar Taksim’i. AKP’gillerin bu keyfi yasaklarını kabul ederek onların dayattığı alanlarda 1 Mayıs’ın ne anlamı olabilir? Bize dayattıkları icazetli 1 Mayıs’lara 1 Mayıs diyebilir miyiz? O 1 Mayıslara katılarak 1 Mayıs’ın birlik-mücadele-dayanışma anlamına ve amacına uygun anmış olabilir miyiz? 36 şehit kardeşimize olan vefa borcumuzu, onlara olan saygımızı nasıl yerine getirebiliriz?

Sınıflar savaşını emekçi sınıflar icat etmediği halde kendilerine dayatılan bu savaşı yok sayabilirler mi? Bizim yok dememiz ile sınıflar savaşı yok olabilir mi? Böyle bir şey mümkün müdür? Kesinlikle hayır? O halde bize dayatılan, bize hayatı yaşanmaz kılan parababalarının azgın sınıf savaşına karşı “davetiniz kabulümüzdür” demekten başka insanca yaşama şansımız var mıdır? Yoktur, olamaz da.

Dolayısıyla sadece daha iyi bir yaşam, daha eşitlikçi bir dünya için 1 Mayıs 1977’de katledilen 36 kardeşimizin kanı için, insanca bir yaşam sürdürebilmek için, daha eşit, daha yaşanılır bir Türkiye için Taksim’e, İşçi, emekçilerin vatanına sahip çıkmak bir vefa borcudur.

Yine bilindiği gibi yerli yabancı parababaları ülkemize öylesine kanlı bir sınıflar savaşı dayatmaktadırlar ki, neredeyse vatanımız parçalanma tehdidi ile karşı karşıyadır. AKP’giller 22 yıllık iktidarlarında güzel yurdumuzu kendileri için soygun, vurgun, yağma cennetine, emekçi halkımız için ise işsizlik, pahalılık ve zulüm cehenneme dönüştürmüştür. İnsanlarımız Pazar artıkları ile, bir parça et için gece yarısından itibaren kuyruklarda yaşam mücadelesi verirken AKP’giller beşli onlu çeteleri ile ülkemizin yer altı ve yerüstü tüm kaynaklarını uluslararası parababalarına peşkeş çekmektedir. 31 Mart yerel seçimlerinde halkımız ülkemiz için yüzyılın felaketi olan AKP’gillerin boynumuza doladıkları bu lanet halkasını çatlatmıştır. Şimdi önümüzdeki görev bu lanet AKP’giller halkasını boynumuzdan söküp atmaktır.

İşte bu moral güçle 2024 1 Mayıs’ında yüzbinler olarak Taksim’de yerimizi almalıyız. Konfederasyonumuz Birleşik Kamu-İş zaman kaybetmeden bir an önce bütün gücüyle 2024 1 Mayıs’ında Taksimde olacağını ilan etmeli ve buna göre etkili ve yoğun bir çalışma örgütlemelidir. (06.04.2024)

HALKÇI KAMU EMEKÇİLERİ

Sosyal Medyada Paylaşın: