BEN BİR ÖĞRETMENİM, YOLUM KIVILCIMLIDIR…  5 EKİM DÜNYA ÖĞRETMENLER GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN!

BEN BİR ÖĞRETMENİM, YOLUM KIVILCIMLIDIR… 5 EKİM DÜNYA ÖĞRETMENLER GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN!

 

Birinci sınıfa başladığımda nefret ediyordum okuldan. Annemi benden koparacak, gönlümce yaramazlık yapamayacak, azıcık şımarsam dayak yiyecektim. Ağladım, hem de ne ağlama… Kıyameti kopardım, annem okula bıraktı, peşi sıra ona koştum. Kadıncağız artık dayanamayıp eline ne geçtiyse, taş, sopa ardımdan fırlatır oldu. Utanmadan bir karış boyumla oturdum kafa yordum. Çareyi kitaplarımı yırtmakta buldum. Kitaplarım olmazsa anneme kavuşurum diye düşünmüştüm ya, o da nafile… Yeniden kitap alındı, okul yolu göründü… Ta ki bir gün Zeynep Öğretmenim “Yazın inci gibi, ver de boynuma asayım” diyene kadar. O an bulutların üzerinde uçuyordum, kafamı her okşadığında yaşadığım tarifsiz mutlulukla artık koşar adım gidiyordum okula. Babam Sabah gazetesi almaya yolluyor, öğretmenim onu okuyor diye ben Cumhuriyet alıp dönüyordum.

Çalıkuşu romanını çoğumuz okumuştur. Mustafa Kemal Atatürk, Büyük Taarruzun hemen öncesinde bu romanı okumuş “Biliyor musunuz gece Reşat Nuri Bey’in Çalıkuşu romanını okumaya başladım. Çok beğendim. İhmal edilmiş Anadolu’yu ve genç bir hanım öğretmenin yaşadığı zorlukları ne güzel anlatmış. Bitirince İsmet(İnönü)’e vereceğim. Sonra sizler de okuyun” demiş, romanı başucu kitaplarından biri kabul etmiştir.

Öğretmenlik, direnişin öyküsünü yazmaktır. Bir çocuk için acıyan yaraya merhem olmak, sevgiyi kuru ekmeğe katık etmektir. Öğretmenlik kutsaldır. Her bir çocuğun gönül teline dokunmak, sayısız mutlu anılar biriktirmektir. Meşakkatli, anne kadar şefkatli, baba gibi kuvvetli olabilmektir. Bunu anlayabilenledir işimiz. Malzememiz insan, ötesi var mı?

Halkımız gözünü açamasın, sömürü sisteminden kurtuluş yolunu göremesin diye laik ve bilimsel eğitime bile isteye öyle tırpanlar vurdular ki yıllardır içinde yaşadığımız sınıflı toplum düzeninin zalim egemenleri. Hem geçmişimizi hem geleceğimizi kararttılar. Köy Enstitüleri biz öğretmenleri iş içinde öğrenmeye, öğretmeye yönlendiren eşsiz kurumlarken, gençlerimiz, geleceğimiz “Her üniversite bitiren iş bulacak diye bir kural mı var?” diyen asalaklara teslim edildi. Böyle bir sistemle mezun olan öğretmenlerimiz her söylenene kafa sallarsa yönetici, karşı çıkarlarsa terörist! oldular…

Malatya’nın Erkenek beldesinde yaşayan bir doktorun gerçek hikayesidir:

Doktor, tatile gitmek üzere eşi ve iki çocuğuyla yola çıkar lakin arabası hararet yaptığı için İzmir dolaylarında yolda kalır. On on beş dakika sonra yaşlı bir amca kendilerine yaklaşarak yardımcı olabileceğini söyleyince derin bir nefes alırlar. Epey uğraştıktan sonra sorunun klima kaynaklı olduğu anlaşılır ve sorun çözülür. Doktor “Borcum ne kadar?” diye sorunca, yaşlı amca onu evine davet eder; eşinin biraz hasta olduğunu, ona bakarsa ödeşeceklerini, hem bir çay içip dinleneceklerini sözlerine ekler. Ailece yola çıkıp, amcanın küçük, sevimli bahçe evine varırlar. Doktor, arka odalara kaçan 3 yaşındaki kızının peşinden gider ve büyükçe bir kitaplık görür. Çayını yudumlarken, tamirci sandığı bu yaşlı amcanın Savaştepe Köy Enstitüsü’nün ilk mezunlarından olan 39 yıllık emekli bir öğretmen olduğunu öğrenir. Öğretmen başlar içini dökmeye:

“Bilmezsiniz sizler, Köy Enstitüsü mezunu olmanın ne demek olduğunu… Orada bu toprağın çocuklarına okuma yazmanın yanı sıra çiftçiliği, hayvancılığı, inşaat işlerini, örgü örmeyi hatta az buçuk hekimliği bile öğrettiler. Hayatı öğrendik ve öğretmen olup öğrettik çocuklara. Köy Enstitülerinde bilmeyi, öğrenmeyi, soru sormayı, aklını kullanmayı öğretiyorlardı. Zaten bu yüzden yaşatmadılar ya…”

Son cümle her şeyi özetliyor. “Düşünüyorum, o halde öldürecekler beni” diyebileceğimiz yıllardan geçtik ülke olarak. O yüzdendir ki itaatkar emir kulları şimdilerde hep müdür oldu okullarımızda. Bir zamanlar Dünya’nın ilk 10 u arasında yer alan tıp fakültelerimiz şimdi son sıralarda. Eğitim parayla alınır satılır oldu, öğretmenlik mesleğinin onuru ayaklar altına alındı.

• Vali tarafından azarlanan, kendisi için düzenlenen saygı mitinginde hayatını kaybeden Halil Serkan Öz öğretmenim,

• Atanamadığı için kendini asan Merve Çavdar öğretmenim,

• Öğrencisi tarafından öldürülen, velilerce dövülen yüzlerce öğretmenim,

• Atama bekleyen 700 binden fazla öğretmenim…

5 EKİM DÜNYA ÖĞRETMENLER GÜNÜMÜZ KUTLU OLSUN!!!

Memleketi için demir parmaklıkları göze almış, baskı, zulüm görmüş, “Ömrüm devrimi görmeye yetmeyecek” diyen ve bu uğurda canını feda etmeyi göze almış nice Halkçı Kamu Emekçisi öğretmenim!!!

Her bir Halkçı Kamu Emekçisi öğrencin diyor ki:

Yolum Kıvılcımlıdır, bu çığlık hiç susmayacak

Şimdi yaş akan gözlere bir gün sevinç sığmayacak!!! (05.10.2021)

Halkçı Kamu Emekçileri

 

Sosyal Medyada Paylaşın: