Kim engelleyebilir ki? 19 Mayıs ateşi yanmaya devam ediyor yüreklerimizde!

Kim engelleyebilir ki? 19 Mayıs ateşi yanmaya devam ediyor yüreklerimizde!

102 yıl önce 19 Mayıs günü vardı Samsun’a Mustafa Kemal ve tutuşturdu Birinci Antiemperyalist Kurtuluş  Savaşı’mızın kıvılcımını. Ne yedi düvel Emperyalistler ne de içerdeki işbirlikçiler korkuttu gözünü. Halk yorgundu, yoksuldu, Yakup Kadri’nin dediği gibi “kara toprakla kuru göğün arasında yabani bir ot gibi” bitmişti.

 Sevr Antlaşması sonucu emperyalistlere peşkeş çekilen topraklar yurdun dört bir yanında işgal ediliyordu. Düşman çizmeleri çiğniyordu Anadolu topraklarını! Ama O Mustafa Kemal’di! Biliyordu Cesaret Vatanı’nı siper edinen halkın örgütlü gücünün yenilmez olduğunu!

     Vatansever şairimiz Namık Kemal’in “Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, yoğimiş kurtaracak bahtı kara maderini” sözüne karşın şöyle diyordu Başkomutan: “Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, bulunur kurtaracak bahtı kara maderini!” Tarihin hiçbir döneminde, en olumsuz şartlarda dahi bir an olsun ümitsizliğe düşmedi Mustafa Kemal… Mecliste Başkomutan seçildiği 5 Ağustos 1921’de kürsüden şöyle sesleniyordu:  “Milletimizi esir etmek isteyen düşmanları mutlaka yeneceğimize güven ve inancım bir an olsun sarsılmamıştır. Şu dakikada bu kesin inancımı yüksek topluluğunuza karşı, bütün millete karşı, bütün dünyaya karşı ilan ederim.”

     19 Mayıs 1919’da ülkemizin içinde bulunduğu durumdan beterdir şimdiki halimiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sinde söyledikleri bir bir gerçekleşmiş, halkımız fakru zaruret içinde harap ve bitap düşürülmüş, memlekette iktidara sahip olanlar gaflet, dalalet hatta hıyanet içinde, memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş durumdadır.  Koronadan mı açlıktan mı, kadın olarak sokak ortasında mı çocuk olarak Ortaçağcı sapıkların elinde mi; halkımıza ölümlerden ölüm beğendirilmekte…  Vatan toprakları işgal edilmekte ve daha fazlası sunulmakta; örneğin Ege’de bize ait olduğu uluslararası anlaşmalarla garanti altına alınmış olan Adalarımız birer birer Yunanistan’ın egemenliğine terk edilmekte; yırtıp attığımız ve kursaklarında kalan Sevr önümüze BOP olarak yeniden çıkarılmakta.

     O halde ne yakışır “Ya İstiklal Ya Ölüm!” diyen bir önderin devamcısıyım diyenlere? Neyi yapması uygun düşer “Bağımsızlık Benim de karakterimdir.” diyenlerin? Vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmemek!

     Bizler Türkiye Devriminin önderi Hikmet Kıvılcımlı’nın söylediği gibi Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense ölmeyi tercih ederiz. İkinci Kuvayimilliye ateşiyle dolu yüreğimiz. (19.05.2021)

Şan Olsun Başkomutan Gazi Mustafa Kemal’e!

Şan Olsun 1. Kuvayimilliyeci yiğitlere!

Yaşasın 2. Kuvayimilliyeciliğimiz!

Halkçı Kamu Emekçileri

 

Sosyal Medyada Paylaşın: