YÖK’ü Yok etmek ve Demokratik Laik Halk Üniversitelerini kurmak için örgütlü mücadeleye!

YÖK’ü Yok etmek ve Demokratik Laik Halk Üniversitelerini kurmak için örgütlü mücadeleye!

12 Eylül Faşizmi, AB-D Emperyalistlerinin Yeşil Kuşak ve Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) Türkiye ayağına ilişkin olarak domuz topu olmuş Tefeci-Bezirgan+Finans Kapital yerli işbirlikçileri eliyle önemli mevziler kazanmalarının yapı taşlarını oluşturmuştur.

Ülkemiz bir yandan bağımsızlık adına ne varsa ortadan kaldırılarak, yarı-sömürgeden de öte tamamen dışa bağımlı açık bir sömürge haline getirilmeye çalışılmakta, Kurtuluş Savaşı’mız ile yırtıp attığımız SEVR paçavrası, Yeni SEVR olarak önümüze sürülmektedir. Öte yandan da ülkemizde Cumhuriyetin tüm kazanımlarını, özellikle de laik ve bilimsel eğitimi yok edecek planlar yürürlüğe konmaktadır. 12 Eylül faşizminin ürünü olan YÖK, bu hainane planın üniversite ayağını oluşturmaktadır.

27 Mayıs Politik Devrimi’nin ürünü olan 1961 Anayasası’yla özerk, demokratik, bilimsel kurumlar olmaları anayasal güvence altına alınmış olan üniversiteler, ABD Emperyalizminin emri ile gerçekleştirilen 12 Eylül Faşist darbesi sonucunda, bu sürecin ürünü olan YÖK yasası ile üniversite olmaktan çıkarılarak, bir daha belini doğrultamaz hale getirilmişlerdir.

YÖK yasasıyla birlikte üniversitelere kast sistemi yerleşmiş, biat kültürü gelişmiş, ve bilimsel niteliklerinin hızla gerilediği kurumlar haline dönüşmüştür.

Devlet üniversiteleri dahi kamusal niteliklerini yitirerek, birer ticari işletmeye, “Holding Üniversite”ye dönüşmüştür. Bilim, Parababalarına ve onların kârlarına hizmet eden, alınıp satılan ticari mal haline getirilmiştir. Üniversiteyi ticarethaneye dönüştüren bu sistem, öğrenciyi de müşteri haline getirerek işçi emekçi çocuklarının yükseköğrenim haklarını ellerinden almıştır. Bin bir zorlukla üniversiteleri kazanan yoksul halk çocuklarımız ise, “YURT KUR Uyuyup Yurt Kurmadığı” için bir yandan beslenme, barınma gibi sorunlarla baş etmeye çalışırken, bir yandan da mahkum edildikleri HARAÇ cenderesi altında kıvranmaktadır.

Tefeci-Bezirgân Sermayenin iktidardaki temsilcisi Tayyipgiller, 18 yıldır YÖK düzenini laiklik ve bilim karşıtı uygulamalarının üniversitedeki aracı olarak kullanmaktadırlar. Bilimden, bilimsellikten, nitelikten geriye kalan son kırıntıları da bu aracı kullanarak yok etmektedirler. Artık göstermelik de olsa yapılan seçimler de kaldırılmıştır. Tüm Üniversite rektörleri Tayyipgiller’in emrine amade atanmışlardır. Rektörler de üniversite içindeki yöneticileri atamaktadır.

Artık üniversitelerde ENSAR, TURGEV, ÖNDER, vb. Ortaçağcı cemaat-tarikat örgütlenmeleri cirit atmakta, yönetimler bu örgütlerle el ele çalışmaktadırlar. AKP’gillerin rektörleri, cami yapımı yardım kampanyaları yapmakta; yemekhanesi, kütüphanesi bile olmayan yerleşkelerde 15 bin kişilik cami yaptırmak onların en önemli hedefi olmaktadır. Ekonomik güçlükler içinde kıvranan üniversite gençliğimiz, Ortaçağcı tarikat-cemaat evlerinin örümcek ağlarına düşürülmektedir. Üniversitelerde “ Yaratılış” kongreleri düzenlenmektedir.

Bizler, Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçileri olarak, üniversitelerimizdeki bu karanlık gidişe karşı, bugüne kadar olduğu gibi, hiç yılmadan laik, bilimsel, demokratik, parasız eğitim mücadelemizi sürdüreceğiz. Biliyoruz ki tarihin akışı hep ileriye doğru olmuştur. Bu nedenle bu mücadelenin kazanılacağına inancımız tamdır. O gün geldiğinde, gerçek bilim insanlarımız Demokratik Laik Halk Üniversiteleri’nde halkın-insanlığın hizmetinde olan bilimsel üretim yapacaklar, üniversitelerimiz kapılarını başta gençliğimiz olmak üzere tüm halkımıza sınırsız ve parasız olarak açık tutacaklardır.

Yaşasın Eşit, Parasız, Bilimsel, Laik Eğitim Mücadelemiz!

Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçileri (06.11.2020)

 

Sosyal Medyada Paylaşın: