Tefeci-Bezirgân sermayenin iktidardaki temsilcisi AKP’giller, Korona salgını günlerini bile Ortaçağcı emellerine ulaşmak için fırsata çeviriyorlar. İnsanlarımız can derdiyle uğraşırken, onlar Korona belası yüzünden evlerine hapsolmak zorunda bırakılan okul çağındaki çocuklarımızı-gençlerimizi Muaviye-Yezid, CIA-PENTAGON İslamı ile inmelendirmeyi ‘uzaktan öğretim’ adı altında utanmazca sürdürüyorlar. Üstelik tam da bilimin, bilimsel düşünme ve çalışma metotlarının insanlık yararına kullanılmasının, insan sağlığı ve insanlığın geleceği açısından ne kadar elzem olduğunun en somut biçimde ortaya çıktığı, kanıtlandığı şu günlerde… Ama hep dediğimiz gibi, bunlar tarihin en eski, en asalak, en gerici sömürgen sınıfı. Hep insanlığı karanlığa gömerek sürdürebilmişler sömürü düzenlerini.
İşte bu nedenle AKP’gillerde de en ufak bir insan sevgisi, bir acıma duygusu, bir merhamet, bir vicdan yok. Varsa yoksa kendi ahlaksız, insanlıktan yoksun sınıf çıkarları. İşte bu nedenle, çocuklarımıza da hiç acımıyorlar onlar. Onların zihinlerine, duygularına, bedenlerine kendi sınıf çıkarları uğruna zarar vermekten hiç çekinmiyorlar. İşte bu nedenle, AKP’gillerin Eğitim Bakanlığının hazırladığı ve 23 Mart 2020 günü ilk uygulaması gerçekleşen ‘uzaktan öğretim’ programında öğrencilerimiz her türlü bilim ve akıl dışı uyaranlara maruz bırakıldılar. Oysa yaşadığımız şu kritik günlerde, çocuklarımız için yapılacak en iyi şey bedenlerinin, ruhlarının, zihinlerinin bilimsel yöntemlerle rahatlatılması, bu süreci en az zarar görecek biçimde atlatmalarının sağlanmasıydı. Ama Ortaçağcı vicdansızlardan böyle insanca bir şeyi beklemek ölü gözünden yaş beklemekle eşdeğer olurdu şüphesiz.
Neler mi izlettirildi TRT EBA-TV’de ekran başına geçen çocuklarımıza? Hem de daha ilk günde! Adnan Menderes’in idam görüntülerinin animasyonu; boynuna ip geçirilmesi, idam sehpasına tekme atılması… İlkokul çocuklarımızın kafa-kelle kesen IŞİD benzeri animasyonlar ile çok ciddi şiddet görüntülerine ve içeriğine maruz bırakılması… Hayat bilgisi dersinde günlük selamlaşmaların ‘günaydın, iyi günler’ vb. yerine ‘selam, selamünaleyküm’ biçiminde sunulması… Etkinlik bölümlerinde ilahilerin dinletilmesi… Ekrandaki öğretmen görüntülerinin, giyimlerinin ideolojik mesaj vermesi-kadın öğretmenlerin türbanlı oluşu… Lise din dersinde, ‘İnançla İlgili Felsefi Yaklaşımlar’ konusu içinde materyalizmin, öğrencilerimize “Pahalı ev, lüks araba, yüksek makam, hayattaki başarının göstergeleri olmaktadır” biçiminde kasıtlı olarak çarpıtılarak sunulması…
Örnekler daha çoğaltılabilir. Bu örneklerin özeti şudur: Çocuklarımız ‘Uzaktan Öğretim’ maskesi altında Ortaçağcı ideolojinin, Tefeci-Bezirgân sermayenin para tanrısına tapan temsilcilerinin saldırılarına, istismarına maruz kaldılar. Duygusal-zihinsel süreçlerinde tahmin bile edemeyeceğimiz onmaz yaralar açıldı, izler kaldı.
Yapılanların eğitbilimsel olarak açıklanabilecek hiçbir yönü yoktur. Üstelik de suçtur. Adının önünde Prof. Unvanı bulunan Eğitim Bakanı da hiç utanmadan açıklama yapmakta, özür dilemektedir. Özrü de kabahatinden büyüktür.
Bizler Halkçı Eğitim-Bilim Emekçileri olarak velilerimize, halkımıza sesleniyoruz! Seyrettirmeyin çocuklarınıza bu programları. Çocuklarınıza daha fazla zarar vermesine izin vermeyin.
Büyük bir suç işleniyor çocuklarımıza yönelik olarak. İnsanlık suçu işleniyor! Hem de halkımızın canıyla uğraştığı, işsizlik korkusu, gelecek günlerin ne getireceği endişesi ve kaygısıyla yaşadığı şu kritik günlerde!
Ama bu suçun da hesabı sorulacak! Gün gelecek, devran dönecek, zalimler yaptıklarının hesabını verecek! (24.03.2020)
Halkçı Eğitim-Bilim Emekçileri