Eğitim-İş Devrimci Eğitim Şurası Üzerine

Eğitim-İş Devrimci Eğitim Şurası Üzerine

Eğitim-İş Sendikası Genel Merkezi, TÖS’ün Devrimci Eğitim Şurası’ndan ‘esinlenerek’ düzenlemeyi kararlaştırdığı DEVRİMCİ EĞİTİM ŞURASI’na yönelik olarak şube ve temsilcilik başkanlıklarına 17.07.2019 tarihli  ve şuranın düzenleniş amaç ve ilkelerini ortaya koyan bir yazı göndermiştir. Bu metni okuyunca, böyle bir bakış açısından gerçekten “devrimci” bir eğitim şurası çıkar mı diye ister istemez sorguluyor insan.

Amacımız bağcı dövmek değil, üzüm yemek olduğundan, metindeki anlatım bozukluklarına, çelişkili ifadelere hiç değinmeyeceğiz. Bizi temel olarak ilgilendiren şey, işin sınıfsal bakış açısıyla “devrimci eğitim” kısmı. Metinde dile getirilenlerin devrimcilikle ilgisi olup olmadığı.

Eğitim-İş Genel Merkez yazısının girişinde şöyle denilmektedir:

“Sendikamızca, “Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın (TÖS) 1968’de düzenlediği “Devrimci Eğitim Şurası’ndan esinlenerek 2020 yılı Ocak ayı içinde “Eğitim-İş Devrimci Eğitim Şurası” düzenlenmesi kararlaştırılmıştır.”

Devamında yer alan paragraflarda ise şu ifadelere yer verilmektedir:

“Sendikamızca, Şura kapsamında ulusal ve uluslararası pek çok farklı kaynaktan elde edilen verilerle eğitim sürecinde yaşananların nesnel bir biçimde irdelenmesi, tartışılması ve çözüm odaklı bir bakış açısıyla yorumlanarak yapıcı önerilerle rapor edilmesi: Şura Raporunun eğitim sistemimizin daha iyiye gitmesi için başta Milli Eğitim Bakanlığı olmak üzere tüm ilgililer ve ilgilenenlerle paylaşılması düşünülmektedir. Bu anlamda, Şura kararlarının başta öğrenci, veli, ve öğretmenler olmak üzere tüm kamuoyu ile Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer karar yetkilileri arasında “bir köprü” ve “bir iletişim çerçevesi” niteliğinde olması amaçlanmaktadır.

“(…) Şura çalışmaları sonucunda kuracağımız “Eğitim-İş Demokratik Köprüsünün; eğitim politika ve kararlarına tüm toplumun bireysel, temsili ve örgütlü olarak katılmasına fırsat yaratması beklenilmektedir.”

Yahu, bir şey iyi ise daha iyiye gider. İyice kokuşmuş, çürümüş, Ortaçağcı gericiliğin pençesinde kıvranan bir sistem nasıl “daha iyiye” gider ki? Bir de şura kararlarının Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer karar yetkilileri arasında “bir köprü” ve “bir iletişim çerçevesi”niteliğinde olması amaçlanıyormuş!

Genel Merkez yöneticilerimiz, kimle dans ettiklerini hala anlayamamışlar mı? Kimler bu Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri? “Köprü kuracakları” kimler? Devrimciler, karşı devrim saflarında olanlarla aralarına köprü mü kurarlar? Devrimci eğitim, karşı devrimci eğitimle arasına hangi “köprü”yü kuracak, nasıl bir “iletişim çerçevesi” oluşturacak?

O“köprü” kuracağız dedikleri yetkililer, Laik cumhuriyetin tüm kazanımlarını yerle bir ettiler, Öğretim Birliği Yasasının, laik ve bilimsel eğitimin esamisini bırakmadılar, okul öncesinden üniversitelere kadar tüm eğitim kurumlarımızı Peşaver Medreselerinden farksız hale getirdiler.

Hala “iletişim çerçevesi” oluşturmayı hedefledikleri Milli Eğitim Bakanı, 07.09. 2019 tarihinde hepimizin bildiği Ortaçağcı bir örgütlenme olan ÖNDER İmam Hatipliler Derneği’nin Malatya’da düzenlediği, ve burada saymaya gerek duymadığımız daha bir dolu Ortaçağcı örgütlenmenin de katıldığı16. İmam Hatipliler Kurultayında yaptığı konuşmada; her şehirde, her kasabada, köylerde, mahallelerde çıfıt yuvası tarikatların yoksul halkımızın ve çocuklarının başına musallat edildiği yetmiyormuş gibi, örgün eğitimde de onların laik ve bilimsel eğitimin kırıntısından bile nasiplenmelerine izin vermeyen, din alıp din satan Tefeci- Bezirgan sermaye sınıfının Ortaçağcı ideolojisini aşılamakla görevli İmam Hatipleri öve öve bitiremedi.

Yukarıda dile getirdiklerimize ek olarak, ilgili yazıda belirtilen şura gündem konuları da Genel Merkezin şuraya bakış açısına diğer bir kanıt oluşturuyor:

1. Çocuk ve Eğitim

2. Eğitim Hakkı

3. Öğretmenlik Mesleği

4. Öğrenim Kademeleri ve Yönlendirme

5. Eğitim Örgütü ve Yönetimi

Yukarıdaki başlıkları okuyunca,  eğitim fakültelerinde okutulan her hangi bir ders kitabında yer alan içeriğe ait başlıklar sanıyor insan. Biz neye karşı çıkacağız? Neyi değiştirmeye çalışacağız? Hani eğitimin sınıfsal yönü? Devrimci eğitim ne demek? Hani eğitim-üretim ilişkisi? Hala ABD-AB emperyalizminin tutsağı değil miyiz? Hem ekonomimizi hem de eğitimimizi onlar yönetmiyor mu? Hani 68 TÖS Devrimci Eğitim Şurasında ele alınan konular? Örnek mi?:

“1. Ülkemizin temel çelişkileri ve bu çelişkilerin eğitime etkileri.
2. Geri kalmış ülkelerde eğitim sorunları ve devrim ihtiyacı.
3. Türk kültür ve eğitiminde emperyalist etkiler.
4. Kapitalist düzende eğitim kurumları ve işleyiş biçimleri.
5. 1961 Anayasa’sında devrimci eğitimin kökleri.
6 . Türk devrimci eğitiminin amaçları, ilkeleri, metodu ve ulusal tercihler.”

‘Esinlenilen’ TÖS’ün düzenlediği 1968 Devrimci Eğitim Şurası’ndan bu yana ülkemizdeki eğitim iyiye mi yoksa daha mı kötüye gitti?

Bu soruların yanıtları çok açık. O nedenle tüm devrimci dürüstlüğümüz ve inancımızla uyarıyoruz!

Böyle bir anlayıştan “Devrimci Eğitim Şurası” çıkmaz!

Ama biz Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçileri olarak, devrimci sınıf sendikacılığı temel ilkeleri çerçevesinde, bu şurayı da devrimcileştirebilmek için var gücümüzle çalışacağız. Bu böyle biline!(25.09.2019)

Halkçı Eğitim-Bilim Emekçileri

Sosyal Medyada Paylaşın: