Türkiye’de sendikalar faciası yaşanıyor demiştik, işte size bir örnek daha!..

Türkiye’de sendikalar faciası yaşanıyor demiştik, işte size bir örnek daha!..

Emekçileri ancak sınıf sendikacılığını ilke edinen gerçek devrimci sendikacılar kurtaracaktır.

Eğitim-İş Genel Merkez Yönetim Kurulu’na,
20.09.2019

Bizim Mücadelemizi Sarı Sendikacılar Engelleyemez!
Sendikal mücadelede bu güne kadar, tüm devrimci ruhumuzla en ön saflarda yer aldık. Sendikamızı, bir ikbal, nam, ün, geçim kapısı olarak görenlerden olmadık ve bu tür anlayışlara karşı da hiç taviz vermeden mücadele ettik. Tüm sendikal faaliyetlerde, örgütümüzü ve sendikal mücadeleyi daha etkin kılabilmek için gönüllüce yer aldık.
Geçtiğimiz yıl da çok önemsediğimiz ve daha önce denenmeye çalışılsa da bir türlü yapılamayan Devrimci Eğitim Şurası için bir takvim oluşturulduğu ve çalışmalarının başlayacağının duyumunu 20 Ocak 2019 tarihindeki iş yeri temsilcileri toplantısında aldık. Bu çalışmaların bir komisyon oluşturularak başlayacağı söylendi. Ve 3 No’lu şube binasındaki o toplantıda görev almak isteyen başka üye arkadaşlarla birlikte ben H. Elif Yıldız ve Nesibe Gençer hemen komisyondaki yerimizi aldık. Bir gün sonra da Şube Eğitim Sekreteri Sefer Poyraz başkanlığında, Devrimci Eğitim Şurası Komisyonu toplantımızı yaptık. Eğitim İş Genel Merkezi, 31 Ocak 2019 tarihine kadar komisyonlardan çalışılması gereken başlık önerilerini istediğini gönderdiği yazıda belirtmişti. Süreç şöyle işleyecekti: Öneriler arasından 7 ana başlık belirlenerek şubelere bildirilecek ve her başlık için alt komisyonlar oluşturulup akademisyenlerin, derneklerin, en geniş çapta üyelerin de çalışmaya katılmasıyla Mayıs ayında Devrimci Eğitim Şurası hazırlanan tebliğlerle sunuma hazır edilecekti. Bu süreç doğrultusunda, hem alandan bir akademisyen, hem de sendikamızın Mersin Üniversitesi temsilciliğini kuran ve temsilcilik başkanlığını da yürütmüş olan Prof. Dr. Özler Çakır’a da Şube Eğitim Sekreterimiz tarafından komisyona katkı sunması teklifi götürüldü ve kendisi de bu teklifi kabul etti. Kolektif bir çalışma sonucunda gerekçeleriyle beraber, önerdiğimiz konu başlıklarını derli toplu bir şekilde genel merkeze ilk gönderen şubelerden olduk.
Ancak Genel Merkez belirlediği takvime bağlı kalamadı. Süreç Temmuz ayında yeniden başlatıldı. Genel Merkezin gönderdiği yönetmelikte Genel Merkezin belirlediği 5 ana başlıktan üye potansiyeli de gözetilerek bir ya da birden fazlasının şubelerce seçilebileceği ve hatta buradan alt komisyonlar oluşturulup en geniş çapta çalışma yürütülebileceği belirtilmekteydi. (Bakınız:Eğitim İş Genel Merkezi Eğitim Şurası ve Çalıştayı Yönetmeliği, 3. Bölüm Şura Organları ve Görevleri, Şube Komisyonları, Madde 10)
Bu süreçte yapılan Şube Yönetim toplantısında, Şube Sekreteri Musa Şen tarafından Genel Merkezin gönderdiği yazı ile ilgili bilgi verilip komisyon kurulması gerektiği söylenmiştir. Ancak zaten bir şura komisyonu vardı ve çalışmaya aylar öncesinde başlamıştı. Eğitim sekreterinin bu durumu hatırlatması üzerine, yeni bir komisyon kurulacağı söylenmiştir. Bu yeni komisyonda da her ne hikmetse! Elif Yıldız ve Nesibe Gençer’in adları geçmemiştir. Komisyonda akademisyen bulunması gerektiği söylenince, Sefer Poyraz Prof. Dr. Özler Çakır’ın geçen yıl oluşturulan komisyonda gönüllüce yer aldığını ve kendisinin katkı sunacağını belirtmiştir. Buna karşın, Şube Başkanı Hüseyin Çalışkan onun Mersin’de olduğunu, Özler Çakır’ın komisyonda yer alamayacağını dile getirmiştir.
İçinden geçtiğimiz şu kara günlerde, tüm okullarımızın Peşaver Medreseleri’nden farksız hale getirildiği şu günlerde, Ortaçağcı gericiliğin toplumun iliklerine dek işlediği, eğitim alanı dahil olmak üzere Laik Cumhuriyetin tüm kazanımlarının yok edildiği şu karanlık günlerde, yüreği gerçekten sınıf sendikacılığı ile çarpan, yüreği gerçekten halkının laik-bilimsel-demokratik eğitim hakkı için çarpan her sendikacının yapması gereken şey, Devrimci Eğitim Şurası’na yönetmelikte de belirtildiği gibi toplumun en geniş kesimlerinin katkısını almak olması gerekmez mi? Ama üyesine bile bu çalışmayı duyurmayan bir zihniyetten başka ne beklenebilir ki? Dert başka. Dert mücadele etmek değil, mücadeleye insan katmak değil, mücadele etmek isteyene köstek olmak.
Böylelikle, öğrendik ki komisyondan saf dışı bırakılmışız.
11 Eylül Çarşamba günü yönetim toplantısına katılarak bu durumun sebebini sorduk. Musa Şen o komisyonun İsim Belirleme Komisyonu olduğunu ve geçici olduğunu söyledi. “Nasıl yani?! İşyeri temsilcileri toplantısında isim belirledikten sonra dağılacağımız söylenmemişti. Devrimci Eğitim Şurası komisyonu oluşturmuştuk biz” dedik. Önümüze de bir çok iş koymuştuk, genel merkezin yönlendirmesini beklerken… Prof. Dr. Özler Çakır’ı söylediğimizdeyse, şube başkanı Hüseyin Çalışkan onu tanımadığını ve tanımak zorunda olmadığını söylemiştir, bal gibi tanırken. Soruyoruz: Acaba, sendikamızda Eğitim bilimci, öğretmen yetiştiren, Mersin Üniversitesi’nde sendika temsilciliği kurup, titrine bakmaksızın, tüm tevazusunu ve mücadele inancını kuşanarak bütün kampüsü tek başına afişleyen kaç akademisyen vardır? Hangi hakla böyle bir insana şerh koyulur? Bunun devrimci sendikacılıkla bağlantısı var mıdır? Peki ülkesinin ve halkının acılarını yüreğinin en ücra köşesinde hissedip yanan ve mücadeleyi hayatında en ön sıraya koyan cesaretli kaç kadın bulunur?
Çok üye yazmasıyla haklı olarak övünen şubemizde, neden bu çalışmalardan üyeler haberdar edilmez? Gelsin üyeler, bir değil on komisyon kurulsun; bu işin önemi anlatılsın. Kolektif bir ürün çıksın ortaya. Üye sendikayı sahiplensin. Bunlar zor değildir istenirse ama burada amaç işin bir şekilde yapılmış olmasıdır sadece. Dar alanda kısa paslaşmalar, bilindik Sarı Sendikacılık … Komisyon üyeleri ve eğitim sekreterinin iyi niyetleri, samimi çabalarına rağmen, Şube Başkanı bu süreçte birinci derece sorumlu olandır.
Üstelik bu yapılan ilk de değil. Uygun gün ve saatlerimizi belirterek örgütlenme çalışmalarına (okul gezilerine) katılmak istediğimizi söyledik, çağıran olmadı. Köy Enstitüleri ile ilgili şube etkinliği yaptık, reklamımızı yapmakla suçlandık. Üyelerimizin tüm hukuki sorunlarında yanlarında olduk, 5 kişinin cezasını il disiplin kurulunda mücadeleyle geri çektirdik; “Bu Bir Hukuk Zaferidir” diye gruplardan paylaşan olmadı. Ayağımızda bebek sallarken, okulda teneffüs aralarında, gece yarılarına kadar savunma, ifade yazdık; görmezden gelindik. Yönetimdeki görevimiz devam ederken merkez ilçe kahvaltılarının fotoğraflarını watsapp gruplarında görür olduk, hukuk sekreteri iken başkalarının parlatılıp hukuk çalışmaları yaptırıldığını da gördük. Sendikanın arka odalarında, örgütlenme yolunda arabanın içinde insanlara nasıl kötülendiğimizi, henüz bizi tanımayan o dönemki Dikili ilçe başkanımızın, söz konusu anlatımlardan sonra, bizi tanıyana kadar öcü gibi gördüğünü de birinci ağızdan biliyoruz.
Dolayısıyla, şube başkanı ve sekreteri olarak sendika içinde bölücülük yapılıyor, çalışmak isteyen üye ya da yönetici eğer sizin gibi düşünmüyorsa önünde engel olunuyor. Aslında memlekette bize sıra gelene kadar uğraşılacak ne çok şey var… Öğretmenler atama bekler, okullar Ortaçağcı Şeriatçı eğitimin pençesinde, hepsi İmam Hatipleştirilmiş, parasız eğitim tamamen yalan olmuş, idarecilerin eğitim çalışanları üzerindeki mobbingi, sürekli değişen sınav sistemleri yüzünden hayatları karartılan çocuklar, gençler… Saymakla bitmez. İzmir 3 No’lu şubedeki bu yöneticilerin enerjilerini, devrimcileri, sosyalistleri, laikliği canhıraş savunanları ekarte etmeye çalışmak, bunun için hesaplar yapmak yerine yukarıda değindiğimiz sorunlara harcamalarını dileriz.
Biz, var olduğumuz her alanda mücadeleye devam ediyoruz zaten. Bir bakmışsınız Kazdağlarında nöbetteyiz, bir bakmışsınız Yunanistan’a peşkeş çekilen 18 Ege adamız için eylemdeyiz, bir bakmışsınız 8 Mart’ta kadın hakları için sokakta, direnişteki işçilerin halayında, 30 Ağustos’ta Özgürlük ve Bağımsızlığımız için Anıtkabir’deyiz. TÖS’ün de, TÖB-Der’in de, Kamu Emekçilerinin devrimci mücadele geleneğinin de meşru mirasçısı ve devamcısıyız. Vazifeye atılmak için, içinde bulunulan vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyenlerdeniz! Yani biz İkinci Kurtuluş Savaşçılarıyız! Bizi engelleyecek hiçbir güç yoktur.
Genel merkez olarak, Eğitim İş İzmir 3 No’lu Şubede yaşanan antidemokratik, tasfiyeci, benmerkezci, emeğe saygı duymayan, sendikayı darlaştırıcı uygulamalardan bilgilenmeniz gerektiğini düşündük.

Eğitim İş İzmir 3 No’lu Şube Eski Örgütlenme Sekreteri Nesibe GENÇER
Eğitim İş İzmir 3 No’lu Şube Eski Özlük Hukuk Sekreteri H. Elif YILDIZ

Sosyal Medyada Paylaşın: