Gelin Geleceğimize Sahip Çıkalım!  Gelin Çocuklarımızı Muaviye-Yezid Dincilerinin Ellerinden Kurtaralım!

Gelin Geleceğimize Sahip Çıkalım! Gelin Çocuklarımızı Muaviye-Yezid Dincilerinin Ellerinden Kurtaralım!

Gelin Geleceğimize Sahip Çıkalım!
Gelin Çocuklarımızı Muaviye-Yezid Dincilerinin Ellerinden Kurtaralım!
Bir yerden başlamalı artık, bir yerden tutuşmalı insan. İlmek ilmek dokumalı o koruyucu ağı; gerekirse aşılamaz bir duvar olmalı o çocukların önünde! Biz buradayız! Yetebildiğimize, yetişebildiğimize… Ama ya yetemediklerimiz? Ellerimizden kayıp gidenler?
14 Şubat 2018’de sosyal medyada Eğitimde Tarikat Gerçeği: Bir Milyon Çocuk Tarikatların Elinde” başlıklı bilimsel çalışmanın raporu paylaşıldı (https://odatv.com/feto-ve-tarikatlar-turkiyeyi-boyle-ele-gecirmis-14021848.html.).

Raporda, dört ay süren saha çalışmasının sonuçları dile getirilmektedir:
1 milyon çocuğun tarikatların elinde olduğu, medreselerin yoğunlaştığı illerin okulöncesi eğitimde Türkiye ortalamasının altında olduğu, çünkü medreselere kaydolma yaşının, bazı bölgelerde 3’e kadar düştüğü gibisaptamalar yer almaktadır söz konusu raporda. Tabii bunlar ulaşılabilir rakamlar, ulaşılamayan, kayıt altına alınamayan 1,5 milyon çocuk olduğu tahmin edilmektedir.
Şaşırdık mı?
Hayır. Yıllardır bıkmadan usanmadan aynı şeyi söyledik ve bunun için mücadele ettik: “Demokratik-Laik-Bilimsel Eğitim!” şiarıyla.

Niye mi?
Çünkü AKP iktidarı Cumhuriyet kazanımlarını kerte kerte yok etmeye başlamıştı.
Çünkü yasal olmamasına rağmen ortaokul çocukları “OKUYUP ADAM OLABİLMEK” için cemaat yurtlarına terk edilmişti.
Çünkü hazırlanan yönetmeliklerle, “yeni” diye yutturulan müfredatla eğitimin içi boşaltılmış; sözde seçmeli dersler adı altında Ortaçağcı eğitim resmen başlatılmıştı.
Çünkü ilkokullara kadar mescitler yapılmış, laik olması gereken kurumların duvarlarına “değerler eğitimi” adı altında hadisler asılmaya başlanmıştı.
Çünkü güya özgürlük adı altında ilkokul birinci sınıftaki kız çocuğuna, kadının esaretinin simgesi olan türbanı taktırmak reva görülmüştü.
Çünkü “etkinlik” adı altında çocuklarla camiye ve Cuma namazlarına gidilir olunmuştu.
Çünkü “Kutlu Doğum Haftası”nın Belirli Günler ve Haftalar kapsamında okullarda kutlanılması zorunlu hâle getirilmiş, okullara imam çağırtılarak çocuklarımıza saygı duruşunda mevlit dinletilir olunmuştu.
Çünkü mevcut iktidar, okullar açmak yerine 2012 yılından beri 4 bin 22 okulu kapatmış, devlet yurtları açmak yerine cemaat yurtlarının önü açılmış, mantar gibi çoğalan bu gerici yuvalarda çocuklarımız yurt abi/ablalarına emanet edilir olmuştu.
Çünkü Cumhuriyet’in ilanından sonra kapatılan tekke ve zaviyeler, medreseler faal duruma getirilmişti.
Örnekleri çoğaltabiliriz, ne yazık ki…
Bu tarikatların, yurtların, evlerin eline bırakılan çocuklar; kimi zaman yanarak can veriyor, kimi zaman tacize ve tecavüze uğruyor. Eğer hasarsız büyüyecek kadar şanslıysa sonunda beyni Ortaçağcı hurafelerle laçkaya dönüştürülüyor. Kendisi de bu meczuplar ordusuna katılıyor. Yani biz bu gidişata şimdi “DUR!” demezsek ileride bizi ciddi tehlikeler bekliyor.
“Anası, babası da yollamasaydı.” diye düşünüyorsunuz belki de. Yaşadıkları yerde bir üst eğitim kurumu olmadığından, geçim kaynakları yaşadıkları yerde olduğundan, göçerlerse işsiz, aşsız kalacaklarından ve tabiî cemaatleri, tarikatları, tüm bu yılan yuvalarının şeyhlerini, meczuplarını Gerçek Müslüman sandıklarından, siyasal iktidarın, ailelerinin çaresizliğini bildiği çocuklar için yurt yapmak yerine İmam Hatipler açtığından çocuklarını onlara emanet ediyorlar.
Biz bu işin nasıl başladığını biliyorsak, nasıl biteceğini de biliyoruz elbet!
Örgütlenmeli ve bu Muaviye-Yezid İslamcılarının önünde bent olmalıyız!
Gün çocuklarımız için, Demokratik-Laik-Bilimsel eğitim için gerekirse bedeller ödeyerek mücadele etmeyi göze alma günüdür!
Gün Emperyalistlerin Sevr ile beceremeyip BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) ile hayata geçirmeye çalıştıkları aşağılık planlarını yüzlerine çarpma günüdür!
Gün geleceğimize sahip çıkma günüdür!
Gün çocuklarımızı gericilerden, yobazlardan, hainlerden kurtarma günüdür!
Gün bu mücadeleyi mutlaka ama mutlaka kazanma günüdür!
Yaşasın Demokratik-Laik-Bilimsel Eğitim Mücadelemiz!
15 Şubat 2018

Halkçı Kamu Emekçileri

Sosyal Medyada Paylaşın: