Ortadoğu Cehennemini yaratanlar, Ortadoğu Halklarına acılar yaşatanlar  AB-D Emperyalistleri ve onlara taşeronluk edenlerdir  Hesabını da mutlaka vereceklerdir

Ortadoğu Cehennemini yaratanlar, Ortadoğu Halklarına acılar yaşatanlar AB-D Emperyalistleri ve onlara taşeronluk edenlerdir Hesabını da mutlaka vereceklerdir

Ortadoğu Cehennemini yaratanlar, Ortadoğu Halklarına acılar yaşatanlar
AB-D Emperyalistleri ve onlara taşeronluk edenlerdir
Hesabını da mutlaka vereceklerdir
Ortadoğu Cehennemi, dünyayı bin ülkeli site devletleri dünyasına dönüştürmek için kan dökmekten çekinmeyen AB-D Emperyalistlerinin ürünüdür.
Ortadoğu Halklarını yakan bu cehennemin yaratılmasında büyük bir iştahla bir figüranlık rolü kapmak için yırtınanlar, bu emperyalist projeye taşeronluk edenler, Suriye’de yanan ateşe kütük taşıyanlar, bu ateşe körük olanlar, Müslüman kanı döken, Müslüman kadınların ırzına geçen Amerikan askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmesi için dua edenlerdir.
Ortadoğu Halklarına acıları yaşatanlar, yerli satılmışların yapımcısı ve efendisi ABD Emperyalist Hayduduna bağlılığını göstermek için “kardeşim” dedikleri Suriye Halkının lideri Esad’ı, “Zalim Esed” diyerek arkasından hançerleyenlerdir.
CIA İslamı’nın yayıcısı Suudiler başta gelmek üzere ABD Uşağı, Halk Düşmanı Ortaçağcı Arap Krallıklarının, Emirliklerinin ayarladığı silahları, tüm dünyadan toparlanan Ortaçağcı canilere, sapıklara ulaştırmak üzere, Türkiye üzerinden Suriye’ye sokanlar yaratmışlardır bu cehennemi.
Suriye’deki ateşi daha da harlayanlar, dünyanın dört bir yanından devşirilmiş yarı sapık, yarı manyak, insan öldürmekten büyük bir haz duyan Ortaçağcı Muaviye-Yezid Dincilerine, insanlıktan çıkmış cellâtlara, hastanelerimizi, otellerimizi, konukevlerimizi tahsis eden, o meczupların kendilerini ve ailelerini milletimize besletenlerdir.
Ortadoğu’da insan soyunun en büyük düşmanları tarafından yaratılan Cehenneme odun taşıyanlar, emekçisine açlık sınırının altında 1603 liralık asgari ücreti çok görenler, Kamu Emekçisini yoksulluğa mahkum edenlerdir. Emekçi halkımızdan esirgenen kamu hazinelerini Ortaçağcı gericilerin önüne serenler ve insan kesen, yakan ve bu caniliklerini görüntülemekten zevk alan bu sapıklara 30 milyar doları harcamaktan çekinmeyenlerdir.

Müslüman bir İsrail yaratmak için AB-D Emperyalistlerinin güdümüne giren Amerikancı Kürt Hareketi PKK’ye, onların Suriye kolu PYD ve YPG’ye önce yardım ve yataklık edenlerin, önderleri Salih Müslim’i ülkemizde ağırlayanların, Amerikacılığıyla gurur duyan Barzani’nin Peşmergelerini TIR’larla, bugün terörist dedikleri YPG güçlerine yardım etsinler diye MİT’in ve TSK’nın gözetiminde taşıyanların günahıdır Ortadoğu Cehennemi.
Şimdi komşu ülkedeki ateşin harlanmasına körük olanları, bu cehennem ateşine körük taşıyanları yakıyor bu ateş. Ve ne acıdır ki bize de sıçrayan bu ateş Emekçi Halkımızı da yakıyor.
Ne demişti Antiemperyalist Kurtuluş Savaşımızın önderlerinden İsmet İnönü, ABD Emperyalistlerini kast ederek: “Büyük devletlerle ilişki kurmak, ayıyla yatağa girmeye benzer”.
Sandılar ki AKP’giller’in takım taklavatı, “biz onun bir dediğini iki etmezsek dünyada sırtımız yere gelmez”. Bilmiyorlar ki ABD Emperyalistlerinin gözünde kendilerine kul köle olanların hiçbir değeri yoktur. Nasıl İran Şahı’nı, nasıl Filipinler Diktatörü Marcos’u vb. bir peçete gibi kullanıp attıysa, AKP’giller’i de kullanır, işi bitince de fırlatır atar. Çıkarı neyi gerektiriyorsa onu yapar bu insan soyunun en büyük düşmanları. İşine gelince kullanır, işine gelmezse, kullanım süresinin dolduğuna kanaat getirirse hemen lağım deliğine süpürüverir. Hiç mi hiç acımaz. Akrebin sokması nasıl doğası gereğiyse Emperyalistlerin de bu özelliği doğası gereğidir. Satılıkların değeri tek kullanımlık kâğıt mendil gibidir, iş görülür, sonra çöpe atılır.
AKP’giller ve imamı anladı, körükledikleri, kütük taşıdıkları Suriye’deki ateşin kendilerini yakmaya başladığını. Hemen sarılıverdiler, “ayaklar altına aldık” dedikleri Milliyetçiliğe. Aslında ümmetçilik konağının özlemi içerisindeki AKP’giller’in vatan millet, halk zerre kadar umurlarında değildir. Tek dertleri vardır bunların; kamu malı aşırmak, küp doldurmak…
ABD Haydudunun, Suriye’nin kuzeyinde 30 bin kişilik bir ordu kuracağım kararı, Arap Dünyası ve Suriye elimizden gider kaygısını yaşattı Rusya ile İran’a. AKP’giller’in de odun taşıyarak iyice alevlendirdiği Suriye’deki yangını söndürmek istemesi, Rusya, İran, Suriye ve Türkiye’yi bu ortak noktada buluşturdu. Ortak bir karar sonucunda Türk Ordusu’nun Afrin’e girmesi öngörüldü. Yani şu an Türk Ordusu’nun Afrin’de yapıp ettikleri, başta Rusya gelmek üzere, İran’ın da, Suriye’nin de ortak talebinin hayata geçirilmesidir.
Yapılan anlaşma gereği Rusya Afrin’den hem askerlerini çekiyor, hem de bölgenin hava sahasını Türk uçaklarının emrine sunuyor.
Suriye ise, diplomasi gereği sadece bir kınamada bulunuyor. Zaten bu aşamada başka türlü davranması olası değildi. “Ben bu harekâtı savunuyorum.”, diyemezdi.
Dolaylı bir işbirliği yürütülüyor, Rusya ve İran üzerinden.
Bölge ülkelerinin böylesine bir birlik içinde hareket etmesi, gördüğümüz gibi, ABD Hayduduna geri adım attırdı. Kıvılcımlı Usta’nın altın değerindeki şu sözü de bu gerçeği netçe belirtir:
“Emperyalistler katır çiftesinden hoşlanır. Onları ancak böylesi çifteler geriletebilir.”
Artık şu kesince anlaşıldı ki, BOP’un Suriye ayağının geleceği, sadece Rusya’yla Amerika’nın vereceği bir karara kalmıştır. Bunlar arasındaki bir anlaşmaya göre belirlenecektir, Suriye’deki Amerikancı Kürt Hareketi’nin geleceği, varlığı ve kaplayacağı alan.
Peki, Türkiye bu konuda söz sahibi olamayacak mıdır?
Olamayacaktır.
Türkiye şu anda, yine taşeronluk rolü oynamaktadır. Hani yıllarca ABD’nin, AB’nin ve İsrail’in taşeronu olmuştu Ortadoğu’da, dolayısıyla da Suriye’de. Şimdi ise, Suriye’de bütünüyle Rusya’nın, İran’ın, Çin’in ve Suriye’nin taşeronu konumundadır.
Yıllar boyu ABD Haydudunun isteği doğrultusunda, “kardeşim” dediği Esad’ı bir anda satarak, “Zalim Esed, Zalim Esed” diye ABD’nin taşeronluğunu yapan AKP’giller, şimdi yüz seksen derecelik dönüş ve saf değiştirmeyle, Rusya’nın, İran’ın, Çin’in ve Suriye’nin taşeronluğunu ediyor.
Şimdilik bu, AKP’giller’in ve İmamının iktidarını pekiştirir, müritleri der ki, “Reis’imiz ne Milliyetçi”. Hasar almış beyinleri düşünmez, sadece bakan gözleri görmez, AKP’giller’in tek derdinin iktidarda kalmak olduğunu. Onların vicdanlarına dokunmaz, Mehmetçiklerin cansız bedenleri.
AKP’giller ve Reis’i tıpkı PKK, PYD, YPG gibi ikili oynuyor. Hem Amerika’yı, hem Rusya’yı, Çin’i birlikte idare etmeye çalışıyor. Yani bir taraftan Suriye’de ABD isteği dışında askeri harekât başlatıyorlar, diğer taraftansa İncirlik’i ve diğer Amerikan üslerini ABD uçaklarının emrine vermeye devam ediyorlar. Bu uçaklar, Türkiye’deki bu ABD üslerinden havalanarak Ortadoğu’da askeri saldırılarda bulunuyorlar.
İki tarafı da memnun etmeye çalışıyorlar.
Ama ABD Emperyalist Haydudu, öyle sağa sola kıvıranlardan, bir o yana bir bu yana dönenlerden, kucaktan kucağa gidenlerden hoşlanmaz… O, tam sadakat ister.
Ama eninde sonunda Emekçi Halkımız, yapılan bunca ihanetin, ülkemiz ve bölgemiz halklarına verilen bunca zararın, ABD Hayduduna iktidarda kalabilmek uğruna edilen hizmetkârlığın, aşırılan kamu mallarının ve Ege’deki 18 Adamızın Yunanistan’a peşkeş çekilişinin, Laik Cumhuriyet’i, eski yol arkadaşları FETÖ’yle birlikte yerle bir edişlerinin hesabını mutlaka soracaktır. 23.01.2018
Halkçı Kamu Emekçileri 

Sosyal Medyada Paylaşın: