23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun 

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun 

Nasıl başlarsa fırtına, öyle diner birdenbire…

bir ışık parlar yeniden, umudunu kesme yurdundan.”

                                                                       Nazım Hikmet

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun 

Ulusu, yine ulusun gücü kurtaracaktır. Tek bir egemenlik vardır o da ulusal egemenliktir” diyen Mustafa Kemal, 101 yıl önce halkımıza egemenliği armağan ederken tarih boyunca özgürlüğüne düşkün bir Halkı tekrar ayağa kaldırmanın onurlu savaşını vererek, yeryüzündeki ezilen Halklara da örnek olmuştur. Mustafa Kemal önderliğinde verdiğimiz 1’nci Antiemperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızla Emperyalist Yedi Düvele çok büyük bir bağımsızlık dersi verildi.

Saltanatları uğruna ülkemizin işgal edilmesine ses çıkarmayan ve mandacılarla işbirliği yapan Osmanlı Hükümetinin, hakkında idam kararı çıkardığı Mustafa Kemal, halkının bağımsız ve özgür olması ülküsünden bir an bile vazgeçmeyerek Samsun’da yaktığı bağımsızlık meşalesini, 23 Nisan 1920’de Ankara’da TBMM’ni açarak, halkın egemenliği ile taçlandırmıştır.

Ulusal Kurtuluş Savaşı’mıza doğru hatlar çizerek zafere ulaşmamızda, açılan bu meclisin büyük rolü vardır. Saltanat ve hilafetin temsilcilerine isyan bayrağı çeken Ankara Hükümeti, ilk olarak Anadolu’da dağınık olarak direnişe geçen Kuvayimilliye birliklerini tek çatı altında toplayarak kurtuluşa giden yolu açtı. Bu meclis ki bozkırın ortasında açan bir kardelen oldu işgal altında ezilen yurdumuza. Okul sıralarıyla dolu, sobayla ısınan tek katlı bir binaydı ulusun kaderini değiştirecek olan meclisin hali ama aslolan “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!” iradesinin vücut bulmasıydı 1920’deki inanç. Tarih, yedi düvele Çanakkale’yi geçilmez kılan stratejik deha sahibi Mustafa Kemal’i, Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’yla birlikte tarihe adını bir kez daha altın harflerle yazdırmaya hazırlıyordu. Mustafa Kemal’in “Ya İstiklal, Ya Ölüm!” diyerek Samsun’dan başlattığı Ulusal Kurtuluş Mücadelesi, Ankara’daki o küçücük meclisten çıkan büyük kararlarla “Hattı müdafaa yoktur. Sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır!” emriyle Anadolu’nun bağımsız bir vatan olmasıyla son buldu.

Bozkırın ortasında Anadolu’ya ışık olan, güç olan, ulusal direncin kalesine dönüşen Ankara’nın şanlı tarihi de 23 Nisan 1920’de yazılmaya başlandı. O gün bugündür tutsaklığa hayır demeyi başarmış Kuvayimilliye Ruhuyla, hesapları kapanmamış yerli ve yabancı emperyalist uşaklar her fırsatta sahip olduğumuz bu değerli mirasa saldırmaktan geri durmuyorlar. 101 yıl önce savaştığımız işgalcilerin taşeronluğunu üstlenmiş, vatanını İngilizlere satarak Mustafa Kemal’e idam fermanını çıkartan Vahdettin’in torunları bugün iktidardalar.

Saltanatın ve hilafetin karanlık temsilcilerini boğarak tarihin çöplüğüne gömen Ankara’daki o devrimci Meclis bugün Ortaçağ karanlığının temsilcileri elinde can çekişiyor. AB-D Emperyalistleri tarafından iktidara taşınan işbirlikçi, Tefeci-Bezirgan Sermayenin günümüzdeki temsilcisi, Ortaçağın Ümmet Konağının özlemcisi AKP’giller; Sevr’i imzalayarak vatanı parçalayanlarla, aynı cephede vatan hainliklerine kaldıkları yerden devam ediyorlar.

Son olarak Montrö Boğazlar Sözleşmesini de tartışmaya açmaları üzerine buna karşı bildiri yayınlayan 104 Amirali “darbeci” sıfatıyla karalayarak gerçekleri bulanık suya gömmeye çalışıyorlar. Daha önce Türkiye’nin tapu senedi sayılan Lozan Antlaşması’na karşı sergiledikleri düşmanca tutumları hafızamızda saklı dururken şimdi de Çanakkale ve İstanbul Boğazlarında ülkemize kontrol yetkisi veren Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni delmek istiyorlar. AKP’giller, emperyalist efendilerinin dünden kalan yarım hesaplarının tamamlanması emellerine hizmet ediyorlar. Türkiye’nin güvenliği ve egemenliği adına büyük ve vazgeçilmez önem taşıyan böylesi önemli bir sözleşme; bağımsız bir ülke yaratanların bize bıraktıkları meclisin aksine, bugünkü “güdümlü mecliste” karşılık bulmuyor. AKP’li Meclis Başkanı, bu sözleşmeden gerekirse çıkılabileceğini söylemekten çekinmiyor.

Osmanlının saltanat artıklarını ortadan kaldıran, Emperyalist Yedi Düveli geldikleri gibi gönderen Kurtuluş Savaşı’mıza Genelkurmaylık yapan Ankara’daki 1’inci Meclis, bugün insan soyunun en büyük düşmanları AB-D Emperyalistlerinin güdümünde olan tek adam saltanatlığına terk edilmiş durumda. Bugünkü TBMM büyük bir yapı olmasına ve içinde 600 milletvekili barındırmasına rağmen artık ülkenin bağımsızlığı adına hiçbir şey ifade etmiyor. Tüm kararlar Kaçak Saraylının iki dudağı arasında. Böyle bir ortamda ulusal egemenlikten ve onun varlığından söz etmek mümkün değil. O nedenle yıldönümünü kutladığımız ve bizlere miras bırakılan egemenliğimize tekrar sahip olabilmek için İkinci Kurtuluş Savaşı’nı vermekten başka şansımız yok.

Mustafa Kemal’in Nutuk’ta işaret ettiği gibi yaşanıyor her şey. Tüm ahval ve şeraitler ülkemizin uçurumun kenarına gelip yaslandığını gösteriyor. Eğitimden sağlığa, yargıdan orduya kadar memleketin tüm kaleleri bilfiil işgal edilmiş durumda. Üstelik Kovid-19 salgınında 1 yılda geldiğimiz nokta sürekli artan can kayıplarıyla birlikte halkımızın açlık, işsizlik ve pahalılığa mahkum edilmesiyle yaşanan koskoca bir trajediye dönüştü. Tıka basa düzenlenen AKP Kongreleri vasıtasıyla salgında neredeyse dünya birinciliğine yükselmemiz ve her geçen gün hayatını kaybeden yurttaşlarımızın sayısının yüksek oranda artış göstermesi ama buna karşın aşılamada kaplumbağa hızında ilerlememiz, hepsi AKP’nin başarısı! Üstüne bir de işini kaybeden milyonlarca insan için bugün Koronadan daha öldürücü bir virüs var ki o da AKP’giller!

Tüm bunların gölgesinde 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlamaya çalışıyoruz. Ülkece ne kutlayacak bir bağımsızlığımız ne de çocuklara Atatürk’ün armağan ettiği laik bir Cumhuriyet, barış ve sevgi dolu bir ülke kaldı elimizde. Oysa bu bayramın iki çok özel anlamı var:

Birincisi, Ulusal Egemenliğimizin doğum günü olması,

İkincisi de dünyada çocuklara bayram hediye edilen tek ülke olmamız.

İkisi de büyük tehlike altında yok edilmek üzere. AKP’gillerin çocuklara biçtiği yaşam tacizler, tecavüzlerle dolu karanlık bir dünya. Burada laik, bilimsel, demokratik eğitime yer olmadığı gibi çocukların yaşamları da tehlike altında. Tarikat ve cemaatlerin kucağına terk edilmiş yoksul emekçi halkın çocukları aynı zamanda çocuk işçiliğine mahkûm ediliyor. Bir yılı aşkın süren salgın döneminde eğitimdeki fırsat eşitsizliği katlanarak arttı ve aradaki makas giderek açıldı. Uzaktan eğitim alamayan milyonlarca çocuk bir kez daha hem eğitimin hem de yaşamın dışına itildi. Çocukların geleceğe ait ne kadar düşleri varsa AKP tarafından çalındı. “Büyüyünce”diye başlayan tüm hayalleri yarım kalırken bedenlerine, ruhlarına yapılan onca istismarlara karşın değişmeyen tek yerleri gözbebekleri oldu çocukların.

AKP Türkiye’sinde çocukların “çocukluklarını yaşamaları” ve “çocuk kalmaları” mümkün olmasa da bir tek dünyaya sevgiyle bakan o bakışları hala bizlere umut olmaya devam ediyor. O gözler ki; Mustafa Kemal’in Cumhuriyeti emanet ettiği ahlaklı, çalışkan, vatanını seven, yarınlarımızın aydınlık yüzlerine ait. Her biri bu bilinç ve sorumlulukla hareket eden, yürekleri tam bağımsız, laik bir Türkiye için atan Mustafa Kemal’in çocukları.

Sevgi ve Saygıdeğer Çocuklar,

Ülkemizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ulusal egemenliğe kavuşmamızın bayramı olarak kutladığımız bugünü sizlere armağan etti.23 Nisan sizin en büyük bayramınızdır. Ne kadar sevinseniz, gülseniz, kıvanç duysanız yine de az.

Sizleri Atatürk’ün sözleriyle kucaklar, bayramınızı kutlarız.

Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız. Memleketi asıl ışığa boğacak olan sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz.

Bizler Halkçı Kamu Emekçileri olarak; çocuklarımıza yaşanılacak bir dünya bırakmak adına Mustafa Kemal’in Bursa Nutku’nu görev addediyor, egemenliği 101 yıl önceki gibi yine, AB-D Emperyalistlerinden, Onların iktidara taşıdığı kuklaları Kaçak Saraydan, Ortaçağcılardan, CIA-Pentagon İslamcılarından alıp Halka devredeceğimize cesaretimiz ve bilincimizle ant içiyoruz.

Yaşasın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı! (23.04.2021)

Halkçı Kamu Emekçileri

 

 

 

 

 

Sosyal Medyada Paylaşın: