15 Mayıs 1919 İlk Kurşun, İlk Direniş

15 Mayıs 1919 İlk Kurşun, İlk Direniş

15 Mayıs 1919 İlk Kurşun, İlk Direniş
Sen Başla Bitiren Bulunur…
İzmir on beş mayıs bin dokuz yüz on dokuz
İskele önünde durdum,
Ben Hasan Tahsin, namı diğer Nevres,
Yanımdaki zata vakti sordum,
Saat dokuz
Düşünüyordum.
Ne laflar edilmiş hukuku beşer üstüne, ne laflar etmişim.
Ne laflar etmişim de son sözümü bu güne bırakmışım.
Hak, özgürlük, kardeşlik,
Bir güce dayanmayan tüm savların içine tükürmüşüm,
Bir ses var kulaklarımda, tok bir ses
Sen başla, bitiren bulunur.
Ben Hasan Tahsin, namı diğer Nevres,
Hukuku Beşer gazetesi başyazarı.
Benim bugün, burada bu halka bir özel sözüm var.
Kalabalık, kalabalık, kalabalık…
Bayraklar mavili aklı,
palikarya şamataları, alkışlar, ıslıklar…
dudakları öpücüklü Rum kızları…
Düşünüyordum: Paris’te, Londra’da,
New York’ta
en büyük başkentlerinde dünyanın,
yayıyor şu anda gazeteler
tarihin en iğrenç yalanını,
“Yunanlılar bir kurtarıcı gibi
alkışlar içinde çıktılar İzmir’e.”
İzmir; hey benim gözü yaşlı anam.
Ve o ses: o kulaklarımdaki
“Sen başla, bitiren bulunur.”
….
Sonra bir patlama, sonra o kırık ses.
“Sen başla, bitiren bulunur.”
Orhan Asena

“Olamaz, olamaz, böyle ellerini sallaya sallaya giremezler.”
Hasan Tahsin (Osman Nevres)

Tarih 15 Mayıs 1919. Henüz İzmir’in dağlarında çiçekler açmadığı gibi kara bulutların tüm şehre hâkim olduğu günler. Kordonboyu ve Pasaport dolaylarında binlerce Rum halkı ellerinde, yakalarında Yunan bayraklarıyla heyecan içinde beklemekteler. Kızlar mavi beyaz elbiseleri ile erkekler ise silahlarıyla kalabalığın içinde bandonun çaldığı Yunan marşına coşkuyla eşlik ediyorlar. Civardaki bütün binaların balkonunda, çatısında hıncahınç Rum halkı doluşmuş beklemekteler.
Kordonboyu’ndaki bu hareketlilik boşuna değildi tabi. I. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan 6,5 ay geçtiğinde, anlaşmanın maddelerine ve Wilson ilkelerine dayanarak, 12 Mayıs 1919’da Paris Barış Konferansı’nda emperyalistler İzmir’i Yunanlıların işgal etmesine karar verdiler. 14 Mayıs 1919 günü İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe’un emriyle Vali İzzet Bey’e ve Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşa’ya 15 Mayıs 1919 günü İzmir’in işgal edileceği bildirildi.İzmir’deki Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşa, durumu hemen bir telgrafla Harbiye Nazırı Şakir Paşa’ya bildirerek ne yapması gerektiğini sordu. Harbiye Nazırının İzmir Kolordu Komutanı olan Nadir Paşa’ya cevabı ise işbirlikçiliğinin ispatı niteliğinde tarihte yerini aldı:

“Babıâli’nin işgal hakkında bilgisi yoktur. Amiral’in notasının mütareke gereği sayılıp karşı gelinmemesi lazımdır. Halk arasındaki söylentilere önem vermeyiniz.”

İzmir’deki kolordu komutanı Ali Nadir Paşa da tam bir işbirlikçi özelliği göstererek birliklere gönderdiği emirde, “İstihkâmları işgal edecek işgal kuvvetlerine karşı konulmamasını, gereken kolaylığın gösterilmesini” emrediyordu.
Bu gelişmeler karşısında rahatsız olan yurtseverler de vardı.
14 Mayıs gecesi İzmir Reddi İlhak Cemiyeti Maşatlık Meydanı’nda toplanarak bir miting düzenledi. Mitingde işgallere karşı direnilmesi gerektiği vurgulandı. Ancak Vali İzzet Bey direnişe izin vermeyerek halktan sükûnetlerini korumalarını istedi.
15 Mayıs 1919 günü Yunan donanmaları İzmir’e çıkmaya başladı. İzmir Limanı Amerikan, İngiliz, Fransız ve İtalyan savaş gemileriyle dolmuştu. Emperyalist devletlerin savaş gemileri toplarının namlularını kente çevirmiş bekleyerek işgale alenen destek veriyordu.
Yunan Efzon alayı Konak Meydanı’na vardığında, koyu renk giysileriyle Gazeteci Hasan Tahsin’in (Osman Nevres) silahından çıkan kurşun Efzon alayının bayraktarını kanlar içinde yere yığdı. “Zito Venizelos” sesleri birden kesildi. Hasan Tahsin,(Osman Nevres) sonunun ne olacağını bildiği halde yüreğindeki bağımsızlık ve vatan aşkıyla silahındaki son kurşuna kadar direndi. İlk şaşkınlığı atlatan Efzon alayı Hasan Tahsin’i katletti.
Komutanlarının emriyle kışlaya kapanmış olan subay ve askerlerin bir kısmı öldürüldü bir kısmı da esir alındı. İzmir halkına yapılmadık eziyet, işkence bırakılmadı. Beş binden fazla İzmirli katledildi.
Hasan Tahsin’in (Osman Nevres) attığı ilk kurşun Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mızın ilk ateşi oldu. 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal’in önderliğinde başlayan Kurtuluş Savaşı’mız dört yıl sonunda zafere ulaştı. Yunanlıların işgale başladıkları İzmir’de Birinci Kurtuluş Savaşçılarımızın kahramanlıklarıyla, düşman denize dökülerek “Geldikleri gibi gittiler.”
103 yıl önce topraklarımıza topla, tüfekle yapılan fiili işgal, günümüzde ekonomik, kültürel olarak devam etmektedir. Emperyalistler yine kendilerine işbirlikçiler bulmuş yer altı ve yer üstü kaynaklarımızı, fabrikalarımızı, limanlarımızı, 20 ege adasını ele geçirerek bizlere Yeni Sevr’i dayatmaktadır. Birinci Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mız sonucunda elde ettiğimiz her kazanımız AKP’giller’in emperyalistlerle işbirliği ile kerte kerte yok edilmektedir. Halkımız, işsizlik ve açlık cehennemiyle kavrulmakta ve yok oluşa doğru sürüklendiğinin farkına bile varamamaktadır.
Ama emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin unuttukları bir şey var; İşgal varsa direniş de var. Vatan topraklarını parsel parsel satan işbirlikçiler varsa, “Vatan aşkını söylemekten korkar hale gelmektense ölmek yeğdir” sözünü kendine şiar edinmiş yurtseverler de var.
Bir kere onları geldikleri gibi gönderdik. İkinci Kurtuluş Savaşçıları olarak ant olsun ki yine göndereceğiz. Bağımsız Türkiye’yi yeniden inşa edeceğiz. Kuvayımilliyeci Demirci Mehmet Efe’nin dediği gibi:
“Bir genç düşmana ilk kurşunu sıkmış, bundan sonrası bize düşer!”
Emperyalistler, işbirlikçiler geldikleri gibi gidecekler! (15.05.2022)

Halkçı Kamu Emekçileri

Sosyal Medyada Paylaşın: