Bugün 23 Nisan  Neşe dolamıyor insan olan!

Bugün 23 Nisan Neşe dolamıyor insan olan!

I. Emperyalist Paylaşım Savaşı’ndan sonra emperyalist çakallar, İstanbul Hükümeti’nin imzaladığı Sevr Antlaşması uyarınca yurdumuzu işgale başladılar. İşgallerin olduğu her yerde Kuvayimilliye direnişleri başladı. Yurt sevgisiyle dolu Mustafa Kemal, silah arkadaşları ve yiğit Anadolu Halkları bu işgallere karşı elde avuçta ne varsa onunla ve Devrimler Kartalı Lenin’in büyük desteğiyle örgütlenerek Kurtuluş Savaşı’mıza giriştiler. I. Antiemperyalist Kurtuluş Savaşı’mız sürerken, Anadolu’nun gerçek sahipleri Mustafa Kemal’in çağrısıyla vekiller yolladılar Ankara’ya ve 23 Nisan 1920’de TBMM kuruldu. Egemenlik artık kayıtsız şartsız milletindi. Erzurum Kongresi’nde uzun uzun tartışılıp karara bağlanan, Sivas Kongresi’nde imzalanan “Manda ve Himaye kabul edilemez!” maddesi kendi öz anayasal düzenimizde karşılığını bulmuş oldu böylece.

Emperyalizme karşı Çanakkale’de başlayan ölümüne isyan, Kurtuluş Savaşı’mızla devam etti. Kurucu Meclisimizle bağımsızlık mücadelemiz taçlandı, Emperyalist Yedi Düvel’e meydan okuyan Anadolu Halkları, onları geldikleri gibi gönderdiler. Tüm bu mücadele çocuklarımız özgür, mutlu bir ülkede yaşasınlar diye değil miydi? Mazlum halkımız hiçbir sömürücü gücün altında ezilmesin diye değil miydi?

Elbette öyleydi. Ancak Cumhuriyetin kuruluşundan kısa bir süre sonra, emperyalist oyunlar yeniden oynanmaya başladı. Kuyruk acıları çok büyük olan emperyalistler, türlü pis oyunlarıyla Cumhuriyetimizin kazanımlarını kerte kerte törpülerken, halkımız da bağımsızlığını süreç içinde yitirdi.1950’lerden sonra artık yurdumuzu emperyalizme hizmet eden yerli işbirlikçiler yönetir oldu.  Bu yitiriş AKP’giller iktidarıyla hızını artırdı.

Bugün ABD-AB Emperyalistleri ne isterse onu yapan yerli satılmışlar tarafından “yönetiliyor” ülkemiz. Tarımımız, hayvancılığımız, yok edildi. Doğal kaynaklarımız, doğamız, ormanlarımız, göllerimiz, akarsularımız hoyratça yağmalandı. Cumhuriyet yadigarı kamu mallarımız yerli-yabancı sermayeye peşkeş çekildi. Ekonomimiz tamamen emperyalizme bağımlı hale geldi. İşçi-emekçi halkımız korkunç bir yoksulluğa mahkum edildi. İşsizlik ve pahalılık cehenneminde yanıp kavrulmakta. 2022 yılının 23 Nisanı’nda, paramız dolar karşısında pula dönmüşken; Ege’deki 20 adamız ve bir kayalığımız Yunanistan’a peşkeş çekilmişken; sınırlarımız yolgeçen hanına çevrilmişken; Mustafa Kemal gelenekli Ordumuzdan eser bırakılmamış, site bekçisi konumuna düşürülmüşken; Laik Cumhuriyet’in tüm kaleleri çökertilmiş, ülkemiz Yeni Sevr bataklığına doğru hızla sürüklenirken; Birinci Kuvayimilliyecilerin kanlarıyla kazandığı bağımsızlığımızdan, ulusal egemenliğimizden artık söz etmek mümkün değil!

Ya bu kadar önemli bir kazanımın Büyük Önder Mustafa Kemal tarafından bayram olarak armağan edildiği, geleceğimiz olan çocuklarımız?

Onlar da bugün bu insanlık dışı sömürü düzeninin acısı içine doğup yokluklar, pislikler içinde büyümekte. Yavrularımız en temel haklarından yoksunlar. Beslenemiyorlar-açlar, barınamıyorlar, parasız-eşit eğitim alamıyorlar, ücretsiz sağlık hizmetine erişemiyorlar, güvende hissetmiyorlar.

Ortaçağcı-gerici AKP’giller, 4+4+4 kesintili eğitim uygulamasıyla bir yandan Laik, Bilimsel, Demokratik eğitimin zerresini bırakmazken, bir yandan da çocuklarımızı okul yaşamından uzaklaştırarak Muaviye-Yezid, CIA-Pentagon İslamının cemaat-tarikat evlerine mahkum ediyor. Bu canavarların elinde çocukluklarını yaşayamadan yitip gidiyor yavrularımız;  zihinleri, ruhları, bedenleri, canları paramparça ediliyor.

Zalim sömürü düzeninde, her gün daha çok halk çocuğumuz ekonomik nedenlerle okuldan uzaklaşarak çalışmak zorunda kalıyor. Okullarda olması gereken çocuklarımız, Parababalarının kârlarına kâr katan ucuz işgücü oluyor, hem de en ağır şartlarda!

Bu anlamlı günde güzel şeyler söyleyebilmeyi bizler de çok isterdik! Ancak görev bilincimiz, yurt ve halk sevgimiz,  buna engeldir.  En kılcal damarlarına kadar örgütlü ABD-AB Emperyalistleri, paraya tapan yerli işbirlikçileriyle beraber hain planlarını tıkır tıkır işletir, çocuklarımıza, doğamıza, kadınlarımıza, emekçi halkımıza, bağımsızlığımıza saldırırlarken; gerçeklerden başka konuşacak bir şeyimiz yoktur.

Ve bu gerçekliklerin Halkçı Kamu Emekçilerine yüklediği görevler vardır:

Biz Halkçı Kamu Emekçileri;

Çocuklarımız şiddetten, istismardan uzak, mutlu, insanın insanı sömürmediği bir dünyaya uyanana kadar,

Bir avuç Parababasının alçak düzenini yok edinceye kadar,

İkinci Kurtuluş Savaşı’mızla bağımsızlığımızı yeniden elde edinceye kadar,

Yılmayacak, yorulmayacak ve mücadele edeceğiz !

İşte o zaman;

23 Nisan’larda neşeyle ve coşkuyla bayram yapacak, bizlere bu günü armağan eden Birinci Kuvayimilliyecileri hep yaptığımız gibi şükran ve gururla anacağız! (23.04.2022)

Halkçı Kamu Emekçileri

Sosyal Medyada Paylaşın: