“Ulusal egemenlik öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, yok olur” diyor Birinci Anti-Emperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın önderi Mustafa Kemal. Mustafa Kemal manda ve himayeye karşı çıkmış, ulusun bağımsızlık mücadelesini başlatmıştır. Saltanat ve hilafeti tarihin tozlu raflarına kaldırmıştır. “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” diyerek egemenliği halkımıza hediye etmiştir.
23 Nisan, Ulusal Egemenliğimizin doğum günüdür.
23 Nisan, Anti-emperyalist Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın kazanımı olan TBMM’nin açıldığı gündür.
Bu 23 Nisan’da TBMM halkın egemen olduğu bir alandan çok uzak ne yazık ki. 99 yıl önce savaştığımız mandacılar bugün meclisi kuşatmış durumda. Ulusal Egemenliğin yerle bir edildiği, tek adamın başkanlığının tartışıldığı yer haline gelmiş maalesef. Kuvayi Milliye yadigarı tüm değerlerimiz azgın bir saldırı karşısında bir bir yok edilmekte. Tüm ulusal değerlerimize saldıran AKP’giller, ulusal bayramlarımızın da içini boşaltarak ve kutlamaları yasaklayarak Cumhuriyete, Laikliğe kin kusmaktalar. Ulusal egemenliğin tek adam diktatörlüğüne götürüldüğü dönemi yaşıyoruz. 98 yıl sonra bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi veren, kurtuluş mücadelemizi yürüten meclisin yerini, ülkenin her karış toprağını AB-D Emperyalistlerine hizmete açmış meclis almış ne yazık ki…
23 Nisan Çocuk Bayramıdır.
Mustafa Kemal tarafından geleceğimiz olan çocuklara armağan edilmiştir. Dünyada bir ilktir. Tüm dünya ülkeleri içerisinde çocuklar için bayram ilan eden ülkemizin içine düştüğü durum içler acısıdır. Eğitim sistemimizin Ortaçağcı gericilikle donatıldığı, laik eğitim sisteminin kökünün kazındığı bu dönemde, çocuklar tacize uğruyor, öldürülüyor. Kız çocukları okul çağında evlendiriliyor. Çocukların eğitim hayatlarından uzaklaştırıldıklarını, eğitimden mahrum hale getirildiklerini, çocuk işçiliğinin arttığını her gün içimiz parçalanarak okuyor, yaşıyoruz.
AKP’giller toplumun her kesimini Ortaçağcı gericiliğin pençesine teslim etti. Okullarımız bilimsellikten, laik eğitimden uzak. MEB eğitim programlarında yaptığı değişiklikle, ulusal bayramları önemsizce geçiştirilen günler haline dönüştürürken, müftülükler ve gerici vakıflarla iş birliğinin yolunu sonuna kadar açmıştır. Tüm bunlarla baş etmenin yolu örgütlenmek ve geleceğimiz olan çocuklara umudu aşılamaktır.
Kuvayi Milliye’nin karargahı “Özgürlük ve Bağımsızlık benim karakterimdir.” diyen yiğitlerle doluydu. Kurtuluş Savaşımız tüm yokluklara rağmen Başkomutan Mustafa Kemal tarafından oradan yönetiliyordu. Şimdiki Meclisinse sadece adı kalmış, halk düşmanlarınca istila edilmiş. Meclisi yeniden devrimin karargahı yapmak için, Mustafa Kemal’in açtığı yoldan yürüyüp, ABD AB Emperyalizmine, Şovenizme ve Ortaçağcı Gericiliğe karşı İkinci Kurtuluş Mücadelesini başarmak ve Demokratik Halk İktidarını kurmak boynumuzun borcu olsun. Başaralım ki ülkemizin tüm çocukları hak ettiği biçimde yaşasın, gülsün. Başaralım ki küçücük bedenleri korunsun, çocuk yaşta evlilik, işçilik sona ersin. Başaralım ki hiçbir küçük kalp hüzünlü bakmasın, yüreğimizi delmesin. Başaralım, en çok da geleceğimiz çocuklarımız için..
Ant olsun ki;
Tıpkı Birinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda olduğu gibi İkinci Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda da nihai zafere ulaşıp ABD ve AB Emperyalistlerini ve onların yerli işbirlikçilerini bir daha gelmemek üzere bu topraklardan defedeceğiz… (23.04.2019)
Halkçı Kamu Emekçileri