Laik Cumhuriyet uğrunda ölüme giden İnsan Kubilay’ı Devrimci Mücadelemizde yaşatacağız!

Laik Cumhuriyet uğrunda ölüme giden İnsan Kubilay’ı Devrimci Mücadelemizde yaşatacağız!

23 Aralık 1930… O kara günün tarihi… Öğretmen olarak İzmir’in Menemen İlçesi’nde asteğmen rütbesiyle askerlik görevini yapan Mustafa Fehmi Kubilay, gözü dönmüş, canavarlaşmış, insanlıktan çıkmış, kendini Mehdi ilan eden bir sapığın önderlik ettiği Cumhuriyet ve Laiklik düşmanı Ortaçağcı şeriatçılar tarafından başı kesilerek şehit edildi. İbret-i Alem olsun diye de şehidimizin başı, Menemen’in tüm sokaklarında mızrak ucunda gezdirildi. Hilafet çığlıkları atıldı. Bu hilafet özlemcilerinin peşinden gelmeyenlerin kılıçtan geçirileceği haykırıldı Menemen sokaklarında.

Çiçeği burnunda Cumhuriyetin rüzgârları esiyordu ülkenin her bir köşesinde. İzmir’de son nokta konulmuş, düşman askerleri denize dökülerek ülkemiz emperyalist işgalden kesince kurtulmuştu. Sadece Emperyalist işgalden mi? Hayır, Emperyalistlere işbirlikçilik eden, sadece üstten budanmış da olsa ortaçağcı gericilerden de kurtulmuştu, ülkemiz. Ancak yenilgiyi kabul etmeyen, sınıf olarak da varlığını koruyan Ortaçağ özlemcisi güruh, örgütlenmelerine devam ediyordu. Manisa’dan kalkıp gelen Derviş Mehmet öncülüğündeki silahlı grup sabah namazından sonra salyaları aka aka dolaşmaya başladı sokaklarda. Menemen halkı korkmuş, evlerine saklanmıştı ne yazık ki. Herkese tehditler yağdırıyorlardı. Olay duyulunca, Yedek Subay Kubilay, isyanı bastırmak üzere görevlendirilmişti. Bir alay asker ile bu güruhun yanına vardıklarında Kubilay birlikten ayrılarak onların yanına gitti ve teslim olmalarını istedi. Bunun üzerine ateş açılarak Kubilay yaralandı. Sonra hepimizin hala öfkeyle hatırladığı o olay meydana geldi. Kubilay şehit edildi. Ardından haberi alan gece bekçileri Hasan ve Şevki, olay yerine gittiler. Bu güruhun açtıkları ateş sonucu onlar da katledildiler.

Bu saldırı; Laik Cumhuriyete, aydınlığa, Mustafa Kemal’e, Antiemperyalist Kurtuluş Savaşımıza ve insanlığa karşı yapılmıştı.

Kubilay, devrimlerin öneminin farkında olan, vazifeye atılmak için içinde bulunduğu ahval ve şeraiti düşünmeyen kahraman, onurlu bir öğretmen ve subaydı. Daima kavgamızda yaşatacağız.

O günden bugüne ortaçağcılar cephesinde değişen pek bir şey olmadı. Olamaz da. Çünkü onların fıtratında acımasızlık var, vicdansızlık var. İşte Ortadoğu bataklığında yaşananlar. IŞİD, El Nusra gibi çetelerin, neredeyse kendilerinden geçercesine zevk alarak bedenlerden ayırdıkları kelleler önünde verdikleri pozları, kadınları köle pazarlarında sattıklarını nasıl görmezden gelelim?! Hiçbir farkları yok Kubilay’ı katleden Ortaçağcılardan. Ne kafaca ne olayca. Onlar 88 yıl önce katlettikleri Vatanseverlerin başlarını mızrağa takıp herkes görsün diye dolaştırtırdılar Menemen sokaklarında, onların bugünkü evlatları da kaydedip telefonlara, kameralara tüm dünyaya servis ediyorlar.

88 yıl önceki güruh da Emperyalistlerle kaynaşıktı, bugünkü güruh da AB-D Emperyalizmiyle kaynaşık durumda.

AB-D Emperyalistlerinin iktidara taşıdığı Ortaçağcılar, ülkemizin tüm üst yapı kurumlarını ele geçirdiler. Kendilerine direnç oluşturabilecek orduyu, yargıyı, üniversiteleri, basını; baskıyla,  iktidar zoruyla ve ahlaksız, yandaş atamalar yoluyla susturdular, yok ettiler. Kendi cephelerinden en büyük karşı devrimi ise Eğitim alanında yaptılar.  1950’lerden beri ülkemizin en ücra köşelerine kadar Kur’an Kursları, İmam Hatipleri götürdüler. Köy Enstitülerini kapattılar. Köy okullarını kapatıp tarikatçı yurtlara mahkûm ettiler evlatlarımızı. Çocuklarımızı bilimden, sanattan kopardılar. AKP’giller İktidarıyla da bu gericileşme hız kazandı. Şimdilerde ders kitaplarından dahi çıkarmışlar Menemen olayını.

Tarihi yok etmeye gücünüz yetecek mi?  Buna izin verecek miyiz? Bu saldırıları, devrim yolunda korkusuzca,  kahramanca ölüme gidenleri unutacak, unutturacak mıyız? Asla! Hepimiz Teğmen Öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay’ız ve dikiliyoruz bu canavarlaşmış Ortaçağ özlemcilerinin karşısına.

23 Aralık’ta her sene olduğu gibi bu sene de halkımızla birlikte Menemen’de olacağız. “Özgürlük ve bağımsızlık bizim karakterimizdir.” “Laiklik özgürlüktür.” “Ya istiklal ya ölüm!” Kubilay ölümsüzdür.” diyeceğiz. Duyanlara, duymayanlara, görenlere, görmemek için kafasını kuma gömenlere de halkımızla birlikte biz buradayız diyeceğiz. İkinci Kurtuluş Savaşını da kazanıp güzel ülkemizi mahveden, halkımızı açlıkla, geçim derdiyle boğuşturan AB-D Emperyalistlerini ve yerli işbirlikçilerini son kez, bu sefer bir daha gelmemek üzere bu topraklardan sileceğiz, hak ettikleri yer olan Tarihin karanlık sayfalarına göndereceğiz. Tüm bu zulümlerin de hesabını eninde sonunda soracağız. Çünkü bizde zamanaşımı yoktur.(22.12.2018)

Halkçı Kamu Emekçileri

Sosyal Medyada Paylaşın: