Hainlerle, işbirlikçilerle görüşülmez!  Onlarla yapılacak tek şey mücadele etmektir!

Hainlerle, işbirlikçilerle görüşülmez! Onlarla yapılacak tek şey mücadele etmektir!

04 Nisan 2018 tarihinde Eğitim İş MYK’mızın; yandaş, işbirlikçi, yalaka, Ortaçağcı, Laik Cumhuriyet düşmanı, öğretmenliğin ve öğretmenlerin başına türlü belalar açan sözde sendika Eğitim Bir Sen yöneticileriyle boy boy fotoğraflarını gördük. Üstelik “Performans Sistemi” gibi öğretmeni köleleştiren, taşeronlaştıran ucube bir sistem için “mücadeleyi ortaklaştırmak” üzere istişarede bulunulmuş. Eğitim Bir Sen Genel Başkanı, AKP yandaşı ve selefi Ahmet Gündoğdu gibi muhtemelen AKP’den milletvekili olarak bir sonraki dönem Meclise girecek olan Ali Yalçın görüşmeyi şöyle özetlemiş:

“Eğitim-İş Genel Başkanı Orhan Yıldırım, başta öğretmen performans değerlendirme taslağı, eğitimciye yönelik şiddet ve mülakatla öğretmen atama olmak üzere, eğitimin temel sorunlarının ele alındığı görüşmede, birlik ve beraberlik içinde yaşama sorumluluklarının bulunduğunu belirterek, farklı görüş ve önerilere açık bir yönetim anlayışını önemsediklerini, diyaloğa kapalı bir yaklaşımı doğru bulmadıklarını söyledi. Yıldırım, öğretmenlerin itibarının zedelenmemesi, eğitimin sorunlarına ortak akılla çözüm bulunması, Türkiye’nin geleceğini tehlikeye düşürecek politikalardan vazgeçilmesi gerektiğini ifade etti.” (http://www.ebs.org.tr/manset/4532/egitim-is-ten-sendikamiza-ziyaret)

Farklı görüşlere açık olmak, diyaloğa kapalı olmamak ilk okuyuşta kulağa ne hoş geliyor değil mi? Adeta bir iç huzuru yaşatıyor insana…

Peki, bundan sonra “farklı görüş ve önerilere açık bir yönetim anlayışını önemsedikleri”nden hareketle sürekli yaşayacağımızı tahmin ettiğimiz bu “sıcak” ilişkiyi kurduğumuz sözde sendikayı hafızalarımızı yoklayıp taratalım, bakalım neler çıkacak?

1- Bir basın açıklaması eşliğinde sendika olarak suç duyurusunda bulunduğumuz EBS’nin Genel başkan yardımcısı Atilla Olçum; “Kemalist ruhu, Kemalist ideolojiyi müfredatımızdan ciddi bir şekilde arındırıp medeniyet değerlerini içselleştirmiş bir müfredatı bu ülkenin en büyük sivil toplum teşkilatı olarak ortaya koymamız gerekiyor” demişti.

2- Yıllardır duymayan kalmamıştır. Hep söyler bu sendika görünümlü suç örgütü; “Karma (kızlı-erkekli) eğitim kaldırılsın.”, diye.

3- Yine çok iyi bildiğimiz gibi 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunundaki iş güvencesine de bu sözde sendika karşıdır.

4- Eğitim yöneticilerinin tasfiye sürecinde aktif rol oynamış ve boşalan kadrolar itina ile biat etmeyi baştan kabul eden bu sözde sendikanın üyeleriyle doldurulmuştur.

5- Sendika olarak ciddi bir kazanımımız olan nöbetin ücretlendirilmesi meselesinde takındıkları tutumu da hatırlayalım… Özellikle yerellerde eylem kararına uyan arkadaşlarımızla nasıl uğraştıklarını da!

6- Nasıl bu kadar şiştiklerini bilmeyen yoktur. Eğitim emekçilerine önce bir mağduriyet yaratıp sonrasında insanların bu zavallı hallerinden faydalanır, “üyemiz ol sorununu çözelim” derler.  Birçok eğitim emekçisi böyle baskıyla, tehditle ve ne yazık ki rüşvetle üye olmuştur, bu yandaş örgüte. Birçoğu,  müdür odalarında veya il/ilçe milli eğitim müdürlüklerinin odalarında üye yazılmıştır. Mesleğe yeni atanan öğretmen arkadaşların stajyerliğinin kalkması için yine bu sözde sendikaya üyelik şartı koşulur fiiliyatta. Bunu hepimiz çok iyi biliriz. Bu sözde sendikanın üyelerinin önemli bir kısmı da üye olduklarını bile bilmezler.

7- Eğitimin altını dinamitleyen 4+4+4 sürecinde bizler meydanlardayken, onlar hedeflerine bir adım daha yaklaşmanın mutluluğu içindeydiler. Büyük oranda başarılı olduklarını bugün görüyoruz.

8- TİS görüşmelerinde AKP Hükümetiyle ortaoyunu sergileyen bu sarı sendika değil miydi peki? Hükümetin dahi önerdiği zam oranını kabul etmeyip daha azını teklif eden bu yandaş örgüt değil miydi?

9- Birçok eğitim emekçisinin emekliliğinin yolunu açacak, ekonomik olarak bir nebze bizleri rahatlatacak olan 3600 Ek gösterge talebi için bizler çalışma yürütürken, yine bu sözde sendika “Devletimize külfet getirir.” demedi mi?

Uzatmak mümkün… Yerellerde ya da okullarda yaşanılanları yazsak sayfalarca sürer. Bunların kamu emekçilerine yaptıkları ihanetler saymakla bitmez… O zaman bu işbirlikçilerle “ortak mücadele”, Kemal Sunal’ın son dönemde yeniden meşhur olan film repliğini getiriyor aklımıza: “Ağam bizimle eğleniiiir”

Eğitim İş MYK’sını bir kez daha uyarıyoruz: Bu yol çıkmaza gider, ne yazık ki yandaşlığa gider. Oturduğunuz bu sofra kurtlar sofrasıdır. Diyalog diye diye memleketin geldiği durumu acıyla izliyoruz. Performans konusunda mücadeleyi ortaklaştırmak iyi fikir, ama bu yapıyla değil. Bunu yapmak istiyorsak mağdur olan milyonlarca eğitim emekçisini kazanacak, örgütleyecek yollar aranmalı, bulunmalıdır. AKP Hükümetinin eğitim alanındaki tüm hedeflerini EBS eliyle yaptığını bile bile bu hainlerle görüşmek kendinizi inkâr etmektir. Kamu Emekçilerini, hele hele Eğitim İş üyelerini Karl Marks’ın ifadesiyle “kasabının bıçağını yalayan dana” pozisyonuna düşürmeye kimsenin hakkı yoktur!

Yapmayın yazıktır!…Bu  görüntü ayıptır! Sizin adınıza biz utanıyoruz! 05 Nisan 2018

Halkçı Kamu Emekçileri

Sosyal Medyada Paylaşın: