Ortaçağcı AKP’giller Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlığa neden düşman?

Ortaçağcı AKP’giller Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlığa neden düşman?

Milli Eğitim Bakanlığının Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliğinin yenilenmesi ile ilgili bir çalışma yapacağı belirli aralıklarla kamuoyuna yansıtılmıştı. Son 5-6 yıldır bu yönde bir çalışma içinde olduklarını biliyoruz.
Bu yönetmelik değişikliğinin altında ne tür hesaplar yatıyor? Yönetmeliği değiştirmekle neyi amaçlıyorlar? Ya da neden rehberlik ve psikolojik danışmadan, öğrenmeden, öğretmenden, bilimden, aydınlanmadan ölümü görmüşçesine korkuyorlar? Rehberlik ve psikolojik danışma nedir? Toplumun ne işine yarar?

Kapitalist üretim yordamı, insanı insan olmaktan çıkararak onu makinenin bir parçası-uzantısı haline getirmektedir. Böylece küçük bir azınlık olan Parababaları, devasa bir sermaye biriktirmekte diğer tarafta ise milyarlarca insan açlık, yoksulluk ve sefalet içinde yaşamak zorunda kalmaktadır.
“En zengin 62 kişi 3,5 milyara bedel! İngiliz yardım kuruluşunun raporuna göre dünyadaki 62 “süper zengin”, dünya nüfusunun yarısı kadar servete sahip. Dünyanın yüzde 1’ini oluşturan 70 milyon kişi ise, geri kalan yüzde 99 kadar zenginleşecek!..”(Milliyet 19.01.2016)
Yerli-yabancı Parabalalarının ve yerli satılmışların elbirliğiyle yarattıkları kanser düzeninde insanların ruh ve beden sağlıkları yerinde olabilir mi?
İçinde yaşadığımız Kapitalizmin yarattığı bu kanser düzeninde insanların kendileri ve çevreleri ile barışık, sağlıklı ve mutlu bir yaşam sürmeleri olanaklı değildir. İşte bu noktada, ruhsal bozukluklar ortaya çıkmadan önce önleyici sağlık hizmetleri kapsamında değerlendirilen, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık devreye girer.
Peki, nedir Rehberlik ve Psikolojik Danışma?
Rehberlik; hızlı değişim geçiren dünyamızda bireyin kendini anlaması, problemlerini çözmesi, gerçekçi kararlar alması, kapasitelerini kendine en uygun düzeyde geliştirmesi, çevresine dengeli ve sağlıklı bir uyum sağlaması ve böylece kendini gerçekleştirmesi için uzman kişilerce bireye verilen psikolojik yardımlardır.
Psikolojik Danışma ise bireyin yetenekleri, becerileri, ilgileri, tavırları, güdüleri kişisel ve duygusal problemleri konusunda kendisini daha iyi anlaması ve kendi kendine kararlar alabilir, problemlerini çözebilir hale gelmesini amaçlar.
Dolayısıyla bu alanda çalışanlar, öğrencilerin kendilerini tanıyarak kişisel gelişimlerinin ve ihtiyaçlarının farkına varmalarında, onları ilgi, yetenek ve yeterlilikleri doğrultusunda bir üst eğitim kurumuna yönlendirmede ve yine öğrencilerin ev, okul ve topluma en iyi uyumu sağlamalarında kendilerini yönetebilmesi için yardım edecek sosyal beceriler kazanmalarında yardımcı olmaktadırlar.
Rehberlik ve Psikolojik Danışma hizmetleri hemen hemen toplumun tümünü kapsamakla birlikte yaygın olarak okullarda uygulanan bir hizmettir. Sağlıklı, bilimsel bilgi ile donanmış, kendisi ve toplumla barışık mutlu insanların yaşadığı bir dünyada yaşamak istiyorsak çocuklarımıza bilimsel, demokratik, laik bir eğitim vermeliyiz, bu eğitimin temelini oluşturan etmenlerin en önemlilerinden birisi de rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleridir.
AKP’giller son 15 yıldır uyguladıkları politikalarla güzel yurdumuzu halklarımız için cehenneme çevirdiler. 8 yıllık kesintisiz eğitimin kaldırılarak yerine 4+4+4 diye adlandırılan sistemin getirilmesi ve tüm okulların Pentagon-CIA İslamının öğretildiği imam hatip okullarına dönüştürülmesi sonucunda, Cumhuriyetin önemli bir kazanımı olan laik eğitim yerle bir edilmiştir. Dolayısıyla okullarımız artık emperyalizmin paralı lejyonlarına dönüşen; El Kaide’nin, Taliban’ın yetiştirildiği Peşaver Medreselerine dönüştürülmeye başlanmıştır.
Eğitimdeki bu gericileşmeye paralel olarak okullarda ve çevresinde şiddet, madde bağımlılığı, akran zorbalığı, cinsel istismar, ensest vakalarında patlama yaşanmıştır. Yine bu gericileşme uygulamaları ile paralel olarak Ensar, Türgev, Anadolu Gençlik Derneği gibi vakıf, dernek ve bu vakıfların/derneklerin yurtlarında barınan öğrencilere yönelik şiddet, cinsel istismar olaylarında da patlama yaşanmıştır.
Bu pisliklerin ortaya çıkarılıp, bu insanlık dışı yaratıkların deşifre edilmesinde birinci etken bilişim ve iletişim araçlarının yaygınlaşması ise, bir diğer önemli neden de okullardaki rehber öğretmenlerin (psikolojik danışmanların) varlığı olmuştur.
Nasıl mı?
Rehberlik ve Psikolojik Danışma, uzmanlık gerektiren, etik ilkeleri olan, profesyonelce yürütülen bir meslektir. Mesleğin bu özelliği öğrencilerin duygu, düşünce ve isteklerini anlamada profesyonel eğitim almış, uzman kişiler olan psikolojik danışmanlara olan ilgi ve güveni artırmıştır. Bu güven artması, Ortaçağcıların zihin hasarına uğratmak istediği gençliğin, -hele bir de Rehber Öğretmen Devrimci Demokratsa- zihninin hasarını giderme olasılığı çok yüksek. İşte AKP’giller bu olasılığı ortadan kaldırmak istiyorlar. AKP’giller’in rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerine düşmanlıklarının altında yatan en önemli nedenden birisi işte budur.
“Rehberlik yönetmeliğinin son durumu nedir sorusuna cevap veren Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin, rehber öğretmenleri ilgilendiren yeni yönetmeliğin çok speküle edildiğini belirtti. MEB’in attığı her adımda, bakanlığın planladığı her noktada karşı gelen, beklentilerini karşılayamadığımız sivil toplum örgütleri ve lobi merkezleri ile karşı karşıyayız açıklamasını yapan Müsteşar Tekin şu anda yürürlükte olan rehberlik yönetmeliğinden kaynaklı sıkıntı olduğunu belirtti.
“OKULDAKİ TOPLUMSAL BARIŞ SIKINTISI
“Rehber öğretmenler ile diğer öğretmenler arasında okuldaki toplumsal barışı sıkıntıya sokan yanlış anlaşılma süreci doğuran hususların mevcut yönetmelikten kaynaklandığının altını çizen Müsteşar Yusuf Tekin, normal öğretmenler tarafından kıyaslama yapıldığında rehber öğretmenlerin daha ayrıcalıklı pozisyonda olduğuna inanıldığını ifade etti.
“MEB personelleri arasında rehber öğretmenlerin ayrıcalıklı gözükmesine yol açan yanlış anlaşılmanın diğer öğretmenler tarafından kendilerine sık sık dile getirildiğini vurgulayan Yusuf Tekin, bu yanlış anlaşılmanın ortaya çıkmasına neden olacak hususların mevzuattan çıkartılarak yeni rehberlik yönetmeliği yapılmasını arzu ettik ifadesini kullandı. Fedakarca çalışan rehber öğretmenlere teşekkür ettiğini belirten Tekin, fedakarca çalışan rehber öğretmenler hakkında oluşan bu yanlış algıyı ortadan kaldırmak adına küçük, minimum düzeyde değişiklikler yapıldığını söyledi.
“Sayın Müsteşarın açıklamasından görüldüğü üzere binlerce PDR öğretmeni tarafından beklenen yeni rehber öğretmen yönetmeliği önümüzdeki haftalarda çıkacak. Milli Eğitim Bakanlığının yeni yönetmelik üzerinde çalışmalarının sürdüğünü görüyoruz.” (https://www.ogretmenlericin.com/…/rehber-ogretmen-yonetmeli…)
Hatırlanacağı gibi AKP’giller daha önce Mühendis Mimar Odalarını, Baroları ve Tabip Odalarını hedef seçerek toplumun bu aydın ve örgütlü bölümünü, zihin hasarına uğrattığı Hülooğğ’cularının önüne atmış, onları itibarsızlaştırmaya çalışmıştı.
Benzer yöntemleri öğretmenlere karşı da kullanıyor AKP’giller. Öğretmenleri önce kadrolu, ücretli diye, arkasından kariyer basamaklarıyla böldüler. Sonrasında da öğretmenleri 3 ay tatil yapıyorlar, yarım gün çalışıyorlar diyerek halkın gözünde itibarsızlaştırmak istediler. Bunlar yetmedi güvencesiz çalışmaya mahkûm ettiler, atama bekleyen öğretmenleri “Yeni Cami önünde yem bekleyen güvercinlere” benzeterek kendilerince aşağılamaya çalıştılar, ataması yapılmayan 50’yi aşkın genç öğretmenin intiharı için “gösteriş için ölüyorlar” dediler. Bu sözleri insanlıktan ve vicdandan bir nebze olsun nasibini alanlar söyleyemez. Bu sözleri ancak ruhunu koltuk, makam, para uğruna satanlar söyleyebilir.
Son olarak da Rehber Öğretmenler ile diğer öğretmenleri çatıştırmayı deniyorlar. Yusuf Tekin’in söz konusu açıklaması bunu açık ve netçe gösteriyor. AKP’giller bilimsel formasyondan yoksun, çok az sayıdaki yandaş öğretmeni bu kışkırtmada araç olarak kullanmış, ama öğretmenlerin büyük çoğunluğu bu oyuna gelmemiştir.
Sonuç olarak eğitimin bilimsel normlara, bilimsel ilkelere göre planlanıp programlanması, laik-demokratik olması, başta Eğitim ve Bilim Emekçileri olmak üzere, ilerici, demokrat tüm halkımızın ertelenemez görevidir. Bu görev başarılamazsa, AB-D Emperyalizminin BOP/Yeni Sevr planı çerçevesinde ülkemizi en az üçe bölme projesinin yerli taşeronluğunu üstlenen AKP’giller, toplumun tüm değerlerini aşındırmaya daha da hız verecek, yarattığı toplumsal çürüme daha yaygın hale gelecektir. Bu süreç, halkın gerçek bir önderlik etrafında ordulaşarak İkinci Kurtuluş Savaşı vermesiyle tersine çevrilebilir.
Verilecek İkinci Kurtuluş Savaşı’nda da, Laik, Demokratik ve Parasız Eğitimi temel alan Eğitim ve Bilim Emekçileri en ön safta yerini alacaklardır.
Halkçı Eğitim ve Bilim Emekçileri

Sosyal Medyada Paylaşın: