Eğitimin Özelleştirilmesi ve Özel Okullar Faciası

Eğitimin Özelleştirilmesi ve Özel Okullar Faciası

Ülkemizde bir süredir gündemde olan Doğa Koleji’ndeki eylemler, aslında eğitimin ne hale geldiğini çarpıcı bir şekilde bize göstermektedir. Basından da takip ettiğimiz gibi, Doğa Kolejinde çalışan öğretmenler yaklaşık üç aydır maaş alamadıkları için geçim sıkıntısı çekmektedirler. Bir yandan dönem ortasında okulsuz kalan öğrenciler, bir yandan maaş alamayan öğretmenler mağdur durumda. Her gün öğrenciler ve öğrenci velileri Doğa Koleji önünde eylemler yaparak sorunlarına çözüm bulunmasını ya da ödedikleri ücretlerin iade edilmesini istemektedirler. Günlerdir ne karşılarında muhatap bulabilmektedirler, ne de Milli Eğitim Bakanlığında bir açıklama…

Doğa kolejinin sahibi kim peki?

Türkiye’de resmi devlet okullarından sonra en büyük okullaşma oranına sahip özel kurum Doğa Kolejidir. Doğa Koleji adıyla 51 ilde toplamda 411 okul bulunmaktadır (http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1706860/mebten-doga-koleji-aciklamasi.html).

Urfalı Fethi Şimşek’in 2001 yılında kurduğu Doğa Koleji’ni 2016 yılında Metal Yapı Konut’un sahibi Ömer Saçaklıoğlu almıştı. Metal Yapı Konut markasıyla inşaat ve gayrimenkul sektöründe faaliyet gösteren Ömer Saçaklıoğlu’nun ailesi aslen tüccar. Urfa doğumlu olan Saçaklıoğlu’nun babası Urfa’da tüccar ve büyük et imhalathaneleri var. AYGAZ bayiliği de yapan Saçaklıoğlu İstanbul’da da çok sayıda arsaya sahip.

Gördüğünüz gibi Doğa Kolejinin sahibi Saçaklıoğlu ne bir eğitimci, ne de eğitim alanında idealleri olan biridir. Yani eğitimle yakından uzaktan bir ilgisi yoktur. Doğa Kolejini bir yatırım aracı veya ticarethane olarak görmektedir.

Bir iflas haberi de özgür boza okullarından

Doğa Kolejinde yaşanan sorunlar gündemde yerini korurken, Özgür Boza okulları da battığını açıkladı. Yine ödedikleri ücretlerini alamayan veliler, maaşını alamayan öğretmenler zor durumda. (https://www.gercekgundem.com/egitim/)

Üstelik Özgür Boza Okulları, Köy Enstitüsü adını bu ticarethaneye sermaye yaparak, bu isim altında kolej açarak, Köy Enstitülerinin adını da lekelemektedir.

Doğa Koleji ve Özgür Boza Okulları sadece şu aralar gündemde olan özel okullar faciasını yansıtan örnekler. Bunlar gibi öğrencilerini mağdur eden, öğretmenlerini yüz üstü bırakan ya da denetimsiz bir şekilde faaliyetini sürdüren onlarca ,belki de yüzlerce okul bulunmaktadır.Yine bu özel okulların bir kısmı fiziki koşullarını yerine getirmediği halde eğitim-öğretime devam etmektedir.

Özel okulların oranı % 25 ‘lere ulaştı

Milli Eğitim Bakanlığının teşviki ve bir yandan da dershanelerin kapatılıp özel okullara dönüştürülmesi ile AKP öncesi %2 olan özel okulların oranında hızlı bir artış gerçekleşerek , %25 ‘leri bulmuştur. Bakanlık bu oranı da az görüp 2023’de daha da arttırmayı hedeflemektedir. Özel okullarda okuyan öğrenci sayısı ise 8 kat artarak yaklaşık 1,5 milyon olmuştur.

Özel anaokulu, özel ortaokul, kolejler, temel liseler, özel üniversiteler derken ülkemizde tam anlamıyla özel okul furyası oluşmuştur.Bir yandan çocuklarının iyi bir eğitim almasını isteyen aileler (tabi bu da tartışılır), bir yandan öğrenci başına ödenen ve 50 -60 binleri bulan bir rant kapısı…(https://www.kamuajans.com)

AKP iktidarı döneminde hem özel okula giden öğrenci başına yapılan 5 bin lirayı bulan yardımlar ile hem de teşviklerle eğitim bir yandan özelleştirilirken, bir yandan da dini eğitim veren okulların sayısındaki artışla gencecik yavrularımız tarikatların-cemaatlerin gerici eğitimine teslim edilmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı, sözde rakamlarla gelişmiş ülkelerdeki özel okul oranlarını vererek, eğitimde özelleştirmeyi teşvik ederek, yandaş okul sahiplerinin daha fazla kâr etmesini sağlayıp, kamusal eğitimi bitirmeye çalışmaktadır.

Milli Eğitimin 2019-2023 yıllarını kapsayan strateji planlarında, özel okullara yönelik teşvikler ve çalışmalar var iken, devlet okullarına ayrılan kaynaklar daha da azaltılmaktadır. AKP iktidarının getirdiği 4+4+4 eğitim politikaları ile, özellikle yoksul aile çocukları nitelikli bir eğitim almaktan uzaklaştırılmakta, okul çağındaki çocukların özellikle de kız çocuklarının eğitim sürecini terk etmesinin yolu açılmaktadır. Türkiye, karşılaştırmalı sonuçların bulunduğu Avrupa ülkeleri içinde eğitimden erken ayrılma oranının en yüksek olduğu ülkedir.  Eğitimden erken ayrılma cinsiyetler bakımından karşılaştırıldığında, kadınlar ve erkekler arasındaki farkın da en yüksek olduğu ülke Türkiye’dir; 2017’de bu oran kadınlarda % 34, erkeklerde % 31’dir (http://www.egitimreformugirisimi.org/egitim-izleme-raporu-2017-18-2/)

Meslek liselerine giden öğrenciler ise, sözde sponsor şirketler aracılığı ile ucuz işgücü olarak görülmektedir Sonuç olarak, AKP iktidarının Milli Eğitim Bakanlığı, bir yandan eğitimi Ortaçacağcılaştırırken öte yandan da alınıp satılan bir mal haline getirmekte, piyasalaştırmaktadır. Eğitim, şirket sahiplerinin ticari bir metası olamaz. Okullar, kâr getiren ticari kurumlar değildir. Bizler bu nedenle, Halkçı Kamu Emekçileri olarak bilimsel, laik, parasız, nitelikli ve kamusal eğitim mücadelemizi kazanıncaya dek sürdüreceğiz.

11.12.2019

Halkçı Kamu Emekçileri

 

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Mobil Sürüme Geç