Her şey tamam, bir siz eksiktiniz

Her şey tamam, bir siz eksiktiniz

AKP’giller’ in Ortaçağcı örgütlenmelerinden olan TÜRGEV’in ülke çapında kurduğu yurtlara öğrenci toplamak için kullandığı argümanı biliyoruz: “Her şey tamam bir sen eksiksin”. Bu vakıf (TÜRGEV), 1996 yılında Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı olduğu dönemde kurulmuştur. İlk önce İstanbul’da İstanbul Gençlik Eğitime Hizmet Vakfı (İSEGEV) adıyla varlığını başlatmış, 2012’de ülke geneline yayılmaya karar verilince TÜRGEV adını almıştır.

Bilal Erdoğan ve Esra Albayrak’ın aktif olarak yer aldığı bu sözde vakıf yurtlarına öğrenci arıyor. Devletin yapması gereken bir görevi vakıf adı altında tarikatlar sürdürsün diye kapılar sonuna kadar açılmış görülüyor. Bu din bezirganı Ortaçağcı örgütlenmenin Türkiye genelinde açmış olduğu 46 yurdunda ne yazık ki 10 bini aşkın öğrenci bulunmaktadır. Bu rakamın daha da artması için devletin tüm olanakları hizmete amade kılınmaktadır. Kredi ve Yurtlar Kurumu, kendi sorumluluğu olan yurt sayısını arttırmak, öğrencilere insana yaraşır barınma ve beslenme olanakları hazırlamak, uygun çalışma ortamı vb. fiziki koşulları sağlamak görevleri dururken, TÜRGEV gibi ne amaca hizmet ettiği belli olan cemaat-tarikat örgütlenmeleri olan vakıf ve derneklere para yardımında bulunuyor.

Bunun anlamı açıktır: KYK, “Siz şu paralarımızı alın, bu işten siz nemalanın” demektedir bu vakıf görünümlü Ortaçağ kurumuna. Bin bir zorlukla çocuklarını okutmaya çalışan işçi-emekçi dar gelirli anne-babalardan topladıkları vergileri de bu Ortaçağcı, işi gücü kâr olan din bezirganlarına yeyim edelim demektedir. Onlar da bir de üstüne üstlük bağış toplasın, bir de her ay öğrencilerden 600- 700 TL de söğüşlesin, demektedir KYK.

Geçen yıl başlatılan bir uygulama kapsamında TÜRGEV 2019-2020 eğitim – öğretim yılında resmen para basacak. Yani yatakhaneler darphane haline gelecek. TÜRGEV yurdunda kalan öğrencilerden vakıf olarak aylık en az 600-700 TL alınacak. Tek kişilik odalar için söz konusu rakam artabilecek. Ayrıca öğrencilerden aldıkları ücretler dışında KYK de öğrenci başına 200 TL barınma, 400 TL de beslenme için toplamda 600 TL ödeyecek. Bu durumda TÜRGEV’in her ay devletten alacağı para en az 6 milyon TL olacak. Yani TÜRGEV’in öğrenci başına aylık geliri öğrenci ve devletten olmak üzere ortalama 1500 TL’yi buluyor. Bu rakamı 10 bin öğrenciyle çarptığınızda karşınıza 15 milyon gibi bir rakam çıkıyor TÜRGEV’in sadece 1 aylık geliri olarak. Öğretim yılına vurduğumuzda ise bu rakam 150 milyonu bulan bir vakıf gelirini ortaya çıkarıyor. Bu rakama, yapılan ve yapılacak bağışlar dahil değil tabii.

Kredi ve Yurtlar Kurumu sadece TÜRGEV’e mi para aktarıyor?

Tabi ki hayır…

TÜRGEV’in kardeş vakfı TÜGVA, ENSAR, İLİM YAYMA… diye liste uzayıp gidiyor. Daha birkaç gün önce AKP’li Başakşehir Belediyesinin TÜRGEV’in kurduğu İbn-i Haldun Üniversitesine her ay 50 bin TL, yıllık 600 bin TL süresiz kıyak yapacağı haberlere yansıdı. Bir de kurmuş oldukları üniversitenin adına bakın. Siz kim İbn-i Haldun’u ağzına almak kim…

Hatırlanacağı gibi, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da AKP Belediyeleri döneminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bütçesinden, aralarında Ensar Vakfı, TÜRGEV, Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı, Daru’l Fünun İlahiyat Vakfı, Hoca Ahmet Yesevi Vakfı, TÜGVA’nın da bulunduğu vakıf ve derneklere 357 milyon 453 bin 972 liranın aktarıldığını açıklamıştı.

TÜRGEV ne gibi “olanaklar” sunuyormuş gençlerimize? Hangi öğretilerle karşı karşıya kalıyor gençlerimiz çocuklarımız bu yurtlarda?

Eğitime Destek Programı (EDEP) ile güya lisans ve lisansüstü öğrencilere hizmet sunuyormuş. Hizmetleri arasında Arapça, İslami ve Sosyal İlimler, Değerler Eğitimi vb. eğitimler yer almaktaymış. TÜRGEV’in sadece kadınlara hizmet veren bir merkezi de varmış. Kısaltılmış ismi çok dikkat çekici, değil mi? “EDEP”… Bizce de edep yahu!

Sloganları olan “Sen yoksan bir eksiğiz!” şehir efsanesine dönersek; eksik olan bir nedir?

Ceplerine, hazinelerine akacak 600 – 700 TL verecek öğrenci eksik. Kendi saltanatlarını sürdürmek için kindar nesilleri eksik. Yoksa onların derdi, ne üniversiteye giden öğrencinin barınması ne de beslenmesi elbette.

Oysa vakıf ne demektir?

“Vakıf demek, helalinden mala mülke, paraya sahip bir temiz kalpli kişinin servetini kendince kamuya çok faydalı olacağını düşündüğü bir alanda hizmet vermesi için bağışlamasıdır.

“Demek ki vakıf kuran kişi, öncelikle helalinden bir maddi zenginliğe sahip olacak. Sonra da onu, kuşaklar boyu kamuya hizmet verecek bir işe hibe edecek.

“İşte gerçek anlamda vakıf demek bu demektir…

“Bu sebeple de vakıf sahibi ya da vakıf kurucusu kişi ya da kişiler, mal mülk düşkünü insanlar değildir. Halksever, yurtsever, iyiliksever, hayırsever insanlardır” (HKP Genel Başkanı Nurullah Ankut’un 29.08.2019 tarihli yazısı)

Ama bu din bezirganlarından hayırseverlik, yardımseverlik beklenebilir mi? Yoksul halkımızla alay edenlerden, iş cinayetlerine fıtrat diyenlerden insanlık beklenebilir mi?

AKP’giller’in çürütmedikleri insancıl değer kalmadı. Laik Cumhuriyet’i yıktılar. Korku imparatorluğu kurdular, insanlarımızı köleleştirdiler.

Bir Arap özdeyişi der ki “Firavuna sormuşlar; ey Firavun seni kim Firavunlaştırdı? Önümde kimse durmadı demiş Firavun.”

Bugünün Firavunlarına ve onların ideolojisi olan Ortaçağcı gericiliğe karşı örgütlü mücadele bugünün en önemli görevlerindendir. Biz Halkçı Kamu Emekçileri olarak bu mücadelede sonuna kadar yer alacağız. Devranınız bitene kadar… 16 Eylül 2019

Halkçı Kamu Emekçileri

 

 

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Mobil Sürüme Geç