Mahmut Makal’ın Ömrünü Vakfettiği Dava Mutlaka Zaferle Sonuçlanacak.

Mahmut Makal’ın Ömrünü Vakfettiği Dava Mutlaka Zaferle Sonuçlanacak.

 

Ülkemizin gelmiş geçmiş, tartışmasız en başarılı eğitim modeli olan ve en donanımlı insanları  özenle yetiştiren Köy Enstitülerinden mezun olmuştu Mahmut Makal.  1930 Yılında Aksaray’ın Gülağaç ilçesi Demirci Kasabası’nda doğan Makal, 1943 yılında İvriz Köy Enstitüsüne başladı. Köy Enstitüleri’ni bir röportajında şöyle anlatmıştı:

“Köy Enstitülerinde, insanoğlunun erdeminin ve yaratıcılığının, elleriyle beyni arasında kurabileceği uyumla doğru orantılı olduğu gerçeğine uygun biçimde yetişiyordu yeni insan. Eğitimin gerçek ereği, halk kaynağını harekete geçirmek, üstündeki karanlık perdeyi, yetişen çocukların eliyle kendisinin yırtıp atmasını sağlamaktır. Böyle eğitim kurumu, böyle yetişmiş insan istenmiyor. Bu yüzden de Atatürk’ün Türkiye’si eğitimsiz, işsiz, yönsüz-yöntemsiz, idealsiz insanların, din tüccarlarının ülkesi oldu. Öğretmen yetiştirmekten bile korkuyoruz. Dünyasal, çağcıl, bilimsel ve laik bir eğitim uygulanmasına geçemeden, düşünen, konuşan, ülke sorunlarının çözümü için didinen insanı yetiştirmeden ve de bu insanlardan yana davranacak yöneticilere kavuşmadan hiçbir yere varamayız. Geriye geriye giderek, gericiliğin çıkmazına girdik. Köy Enstitüleri uygulamasının günümüz koşullarına göre işletilmesi bir seçenek olabilir.”

Mahmut Makal Köy Enstitülerinden aldığı bu bilinci, ömrünün sonuna kadar yaşadı, yaşattı ve ışıttı. Yeni insanın doğru eğitimle yaratılacağının da ülkemizin din tüccarlarının eline geçtiğinin de üzülerek farkındaydı. Ayrıca öğretmen yetiştirmenin ne kadar önemli ve gerekli olduğunu dillendirdi son nefesine kadar. Eğitim sürecinin, toplumsal ve siyasal süreçten bağımsız olamayacağını da gerçek bir eğitimci ustalığıyla görüp gösteriyordu.

Köy romanlarının babası bilinirdi. O, köyün dışında durup köyü anlatan biri değildi. Birinci çoğul anlatıcı kullanarak (biz) diyerek anlatıyordu köyü. Köylü bitliyse, yazarı da bitliydi (Bizim Köy, s 132), köylü yamalıklıysa, yazarı da yamalıklıydı (Hayal ve Gerçek, s 86). Yani hariçten gazel okumadı. Halkın içinden, bizden biriydi. Edebiyata şiirle başladı. Türk’e Doğru, Köy Enstitüsü ve Varlık Dergisi’nde yazılar yazdı. 6 yıl köy öğretmenliği yaptı. Daha sonra öğretmenlik yıllarındaki gözlemlerini “Bizim Köy” adlı bir kitapta yayınladı. Bu eser büyük yankı uyandırdı. Köy Edebiyatı akımının başlangıcı olarak anılan bu kitap nedeni ile tutuklanıp bir süre cezaevinde kaldı. 1953 yılında Ankara Gazi Enstitüsü’ne girdi. 1965 seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi’nden İstanbul adayı oldu. Sırasıyla Antalya, Ankara ve Adana bölgesinde İlköğretim Müfettişliğinde bulundu. 1971’de İstanbul Sağır ve Dilsizler Okulu’nda Türkçe öğretmeniyken görevi bıraktı. 1971-1972 yılları arasında Bizim Köy Yayınları’nı yönetti. 1972 yılında Venedik Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi.

Seni anladık Mahmut Hocam… Duyurmak istediğin sesini duyduk. Vermek istediğin bilinci gördük. Ölümsüzlüğe ulaştığın 88 yaşında, söz veriyoruz sana: Bu ülkenin ete, ekmeğe hasret yoksul köy çocukları, işçi çocukları, halk çocukları yeniden bilimle, sanatla, kitapla yoğrulacak ve inceleyen, sorgulayan, araştıran, toplumuna duyarlı, vicdanlı, insan, hayvan ve doğa sevgisiyle donanmış, adaleti ve eşitliği şiar edinmiş “yeni insan”ı yaratacağız. Işıklar içinde uyuyasın hocam… Yolun, yolumuzdur!(11.08.2018)

Halkçı Eğitim Ve Bilim Emekçileri

 

 

Sosyal Medyada Paylaşın:

Mobil Sürüme Geç