İşçi Sınıfımızın Yüz Akı Günleri 15-16 Haziran!

İşçi Sınıfımızın Yüz Akı Günleri 15-16 Haziran!

27 Mayıs Politik Devrimi’nin Halkımıza armağanı olan ve Türkiye’nin en ilerici anayasası olan 1961 Anayasası’yla beraber işçi sınıfımız, sendikal örgütlenme, grev, toplusözleşme hakkına kavuştu. CIA tarafından kurdurulmuş olan işveren yanlısı sarı-gangaster sendika Türk-iş’e mahkûm olmaya karşı çıkan İşçi Sınıfımız, 61 Anayasası’nın sağladığı sınırlı da olsa özgürlükler ortamının sonucu olarak DİSK’i 13 Şubat 1967’de kurdu. Kısa sürede yüzbinlerce işçi DİSK’e üye oldu. İşyerlerinde, alanlarda direnişler hızla büyüdü. Diğer taraftan kimi ‘aydınlar’; Parababaları bile İşçi Sınıfımızın varlığını dupduru görüp ve önlem almaya çalışırken “Türkiye’de işçi sınıfı yoktur!” diyordu. O yıllarda da, tıpkı bugün olduğu gibi işçi sınıfının varlığını ve devrimin özgücü olduğunu ikirciksiz şekilde ortaya koyan ustamız Hikmet Kıvılcımlı ve O’nun öğrencileriydi. DİSK günden güne büyüyor, güçleniyor ve fabrikalarda direniş her geçen gün daha da büyüyordu.
Bu durum Parababalarını elbette korkuttu. Dönemin AP (Adalet Partisi) iktidarı tarafından 274-275 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi yasasında değişiklikler yapılması gündeme getirildi. Bu yasa değişikliği ile amaçlanan işçi sınıfının devrimci sendikal örgütü DİSK’i kapatarak, işçi sınıfını Türk-iş’e mahkûm etmek ve işçi sınıfının mücadelesinin önüne geçmekti.
İşçi Sınıfı, DİSK’in kapatılmasına, örgütlenme haklarının elinden alınmasına karşı, 15 Haziran 1970’te, 168 fabrikadan 150 bine yakın işçi İzmit, Gebze’den Kadıköy’e; Levent’ten Mecidiyeköy ve Taksim’e; Bakırköy’den Topkapı ve Edirnekapı’ya yürüyüşe geçti. İki yakadaki işçilerin buluşamaması için vapur seferleri iptal edildi, Galata Köprüsü açıldı.
16 Haziran’da İstanbul, Kocaeli ve Gebze’de sıkıyönetim ilan edildi. 3 ay süren sıkıyönetim sonunda 5000 işçi işten çıkarıldı, DİSK yöneticileri ve pek çok işçi tutuklandı. Mehmet Gıdak, Yaşar Yıldırım ve Mustafa Bayram işçi sınıfının şehitleri arasına girdiler.
Sürdürülen hukuki mücadele sonucunda söz konusu değişiklikler 2 yıl sonra Anayasa Mahkemesince Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildi. Parababaları yapmak istediklerini ancak 12 Eylül 1980 Faşist Darbe’sinden sonra yapabildiler.
İşçi sınıfının 15-16 Haziran Direnişi’ni ustamız Hikmet Kıvılcımlı Şöyle değerlendirdi:
“Türkiye İşçi Sınıfı hepimizden er davrandı: Kılıcını ortaya attı. Her türlü “Devrimci” aydın gevezeliğine en kestirmeden keskin karşılığını bir vuruşta verdi. Artık sözün yeri kaldı mı?”
İşçi sınıfına ve Halkımıza yönelik alçakça saldırılar devam etmekte. Sermayenin daha fazla kar uğruna sömürüyü durmadan arttırdığı şu günlerde işçi sınıfımızın örgütlenmemesi ve olan örgütlülüğünü de yok etmek için parababaları düzeni tüm enstrümanlarını alçakça kullanmaktadır. AKP’gillerin OHAL’i grevlere karşı kullanmaları (AKP döneminde farklı işkollarında iptal edilen 15 grevin 7’si OHAL dönemindedir), TOBB’nin maliyeti düşürmek ve iş mahkemelerinde %99 oranında haksız çıkan işverenin zararını azaltmak için iş güvenliği ve iş sağlığı mevzuatını değiştirtip, zorunlu arabuluculuk sisteminin meclisten geçmesini sağlaması, kıdem tazminatının gasp edilmesi, kiralık işçilik, zorunlu bireysel emeklilik sistemi, işçinin taşeron cehenneminde ezilip, pahalılıkla kıvrandırılması hep bu yüzden. 2018’in ilk 5 ayında iş kazalarında ölen işçi sayısı en az 754’tür. Son 15 yılda ise 200 bini aşmıştır. Bugüne kadar bu katliamların sorumluları hesap vermiş değildir.
Biz Halkçı Kamu Emekçileri olarak, İşçi Sınıfımızla birlikte bu katliamların, halkımızın çektiği acıların, satılan vatan topraklarının, gülümsemesi yüzünden sökülüp alınmış çocuklarımızın hesabını soracağız! Yeni 15-16 Haziranlar, yeni Gezi İsyanları yaratacağız.
Direnmekten asla vazgeçmeyeceğiz!

(15.06.2018)

Halkçı Kamu Emekçileri

Sosyal Medyada Paylaşın:

Mobil Sürüme Geç